Esas No: 2021/3585
Karar No: 2021/3010
Karar Tarihi: 23.09.2021
Danıştay 13. Daire 2021/3585 Esas 2021/3010 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/3585
Karar No:2021/3010
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … tarih ve … sayılı Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) Bülteni'nde yayımlanan gayrimenkul değerleme lisansının sürekli olarak iptal edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Kurulca sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işlemesi gerektiği yönündeki amaca uygun olarak faaliyet göstermeyen şirket ve şirket yöneticileri değerlendirilirken, şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'na devredilen Bank Asya'da hesabının olduğu, şirket adına kayıtlı telefon hatları üzerinden FETÖ/PDY örgütüne müzahir "…" isimli mobil uygulamaya erişim sağlandığı, Bursa'da 2016 yılı itibarıyla FETÖ/PDY ile bağlantılı faaliyet gösteren şirketler arasında yer aldığı, yönetim kurulu başkanı ve genel müdür yardımcısı Ş.A.'nın FETÖ/PDY kontrolünde faaliyet gösterdiği gerekçesiyle Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan derneğin üyelerinden olduğu, TMSF'ye devredilen Bank Asya'da hesabının bulunduğu, yönetim kurulu başkan yardımcısı Ö.K.'nın FETÖ/PDY kontrolünde faaliyet gösterdiği gerekçesiyle KHK ile kapatılan derneğin üyelerinden olduğu, Bank Asya'da hesabının olduğu, müşteri durumunun aktif olduğu, 2010 yılı itibarıyla İzmir'de faaliyet gösteren FETÖ/PDY mensupları arasında yer aldığı, Ö.K. hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçu şüphelisi olarak soruşturma yapıldığı, yönetim kurulu üyesi davacının ise FETÖ/PDY kontrolünde faaliyet gösterdiği gerekçesiyle KHK ile kapatılan derneğin üyelerinden olduğu, Bank Asya'da hesabının bulunduğu, kardeşi O.G.'nin 15/07/2016 tarihli darbe girişimi sonrasında KHK ile görevine son verildiği, FETÖ/PDY kontrolünde faaliyet gösterdiği gerekçesiyle KHK ile kapatılan derneğin üyelerinden olduğu, adına kayıtlı hat üzerinden FETÖ/PDY'ye müzahir bir şirket tarafından geliştirilen, genel kullanıcı profiline sahip "…" isimli mobil uygulamaya erişim sağlandığının tespit edildiği,
Mahkemece yapılan ara kararıyla TMSF Başkanlığı'ndan, davacının Bank Asya A.Ş. nezdinde hesabı bulunup bulunmadığı, hesabı bulunuyorsa ne zaman açıldığı, ne tür bir hesap olduğu, hesap hareketlerini gösterir bilgi ve belgelerinin onaylı örneğinin gönderilmesinin istenildiği, ara kararına verilen cevapta, davacının FETÖ'nün çağrısından sonra Bank Asya hesabına yüklü miktarda para girişi yapıldığının belirtildiği, Ulusal Yargı Ağı Platformu (UYAP)'ndan yapılan sorgulamada davacı hakkında "FETÖ/PDY - Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan … Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:… sayısına kayden açılan davada mahkumiyet kararı verildiğinin anlaşıldığı,
Sermaye piyasalarında düzenleme, denetim, gözetim ve inceleme yapmakla yükümlü bir idari kuruluş olan Kurul'un, sermaye piyasalarında sürekli, adil ve etkin bir şekilde faaliyet göstermesinin sermaye piyasaları için önem arz ettiği, davacı tarafından 6362 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile sermaye piyasası mevzuatına aykırı hareket edildiğinin tespit edilmesi üzerine, Kurulca, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sermaye piyasalarının adil, şeffaf, etkin ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişiminin sağlanması amacıyla takdir yetkisi kullanılmak suretiyle tesis edilen davacının gayrimenkul değerleme lisansının iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce, Dairemizin 24/09/2020 tarih ve E:2020/2278, K:2020/2283 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda;
Kurul'un 6362 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 96. maddesinin 2. fıkrası ve Seri:VII, No:128 sayılı Tebliğ'in 18. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, hukuka aykırı fiil veya işlemlerde sorumluluğu tespit edilen personelin lisanslarını iptal etme yetkisini haiz olduğu, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen görüşler çerçevesinde kamu düzeni ve milli güvenliğe aykırılık teşkil eden tespitler nedeniyle davacının gayrimenkul değerleme lisansının iptal edilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
Kanun'un ilgili maddelerinde, mevzuat, Kurulca belirlenen standartlar, esas sözleşme ve fon iç tüzüğü hükümlerine aykırı faaliyetlerinin tespit edilmesi hâllerinde maddede belirtilen tedbir ve yaptırımların uygulanabileceği düzenlenmiş, ancak söz konusu aykırı faaliyetlerin neler olduğu konusunda sayma suretiyle belirleme yapılmayarak bu husus alt düzenlemelere yani yönetmelik, tebliğ, Kurulca belirlenen standartlar, esas sözleşme ve fon iç tüzüklerine, vb. bırakılmıştır.
Bu noktada, kanunilik ilkesi bakımından yapılacak değerlendirmede, 6362 sayılı Kanun'da lisans iptali yaptırımı açık bir şekilde düzenlenmiş, hangi hâllerde bu yaptırımın uygulama alanı bulacağı, başka bir anlatımla hangi fiillerin işlenmesi ile lisans iptali yaptırımı tesis edilebileceği hususu ise Kanun'un 96. maddesi ve Tebliğ'in 18. maddesinin 2. fıkrasında, "Kanun'a ve Kurumca çıkarılan sair ikincil düzenlemelere aykırılık" hâlleri olarak öngörülmüştür.
Anılan düzenlemeler, Kanun'un 1. maddesi ile birlikte yorumlandığında, kanun koyucunun, sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kişilerin söz konusu piyasanın regüle edilmesine yönelik mevzuat hükümleri ve düzenleyici kurul kararlarına, daha genel bir bakış açısıyla piyasa düzeni açısından oluşturulan hukuka, özelde lisansa konu faaliyetin gerekliliklerine aykırı faaliyetin tespiti hâlinde lisans iptali yaptırımının Kanun'un ve ilgili ikincil düzenleyici işlemlerin çizdiği çerçevede uygulanmasını amaçladığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen düzenlemelerden hareketle, Kanun'un, tespit edilen hukuka aykırılıklar neticesinde lisans iptali yaptırımı uygulama hususunda geniş bir takdir yetkisi alanı öngördüğü ileri sürülebilirse de bu takdir alanının Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere "...keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması...", "....kanunî düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi", öte yandan, söz konusu düzenlemenin idari tedbirler ve klasik anlamda idari işlemlerden farklı olarak idari cezalar bakımından öngörülmüş bulunan ve Kabahatler Kanunu'nun 4. maddesinde ifadesini bulan kanunilik ilkesine aykırı olmaması, bu bağlamda yaptırım uygulanacak fiilin kabahatler hukuku alanında kabahati oluşturacak fiillerin açıkça Kanun'da düzenlenmesi gerekmemekle birlikte, Kanun'da kapsam ve şartları belirlenen çerçeve hükmün içeriğinin idarenin ikincil düzenleyici işlemleri ile açıkça doldurulması, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesinin de gereği olarak hangi davranışların/fiillerin işlenmesi hâlinde hangi yaptırımlarla karşılaşılabileceğinin muhatap tarafından bilinir olması gerekmektedir.
Belirtilen bu ilkeler çerçevesinde, sınırları 6362 sayılı Kanun ile çizilmiş bulunan takdir alanı içerisinde idarenin, devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara; üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı olduğu tespit edilen kişiler açısından yaptırım öngörme yetkisi bulunduğunun kabulü gerekmekle birlikte, Tebliğ'in 7. ve 18. maddelerinde, hangi hâllerde lisansın verileceği ve iptal edileceğinin düzenlendiği, gayrimenkul değerleme uzmanlarının hangi durumlarda lisanslarının iptal edileceğine ilişkin olarak, lisanslı kişilerin Kanuna, Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket ettiklerinin tespit edilmesi hâlinde lisanslarının geçici veya sürekli olarak iptal edilmesine ilişkin esasların Kurul tarafından belirleneceği şeklinde düzenleme yapıldığı, ancak ne Kanun'da ne de Kanun uyarınca çıkarılmış ikincil düzenlemelerde devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara; üyelik, mensubiyet veya iltisaklı olma fiilinin lisans iptalini gerektirir bir fiil olduğu yönünde herhangi bir düzenleme bulunmadığı ve davacının söz konusu eyleminin Kurul tarafından çıkarılmış bulunan hangi düzenlemeye aykırı olduğunun ortaya konamadığı, bu durumda, Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara; üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı olduğu yahut bunlarla irtibatı olduğu tespiti yapılanların, belirtilen ilkelerden hareketle mevzuatta herhangi bir düzenleme yapılmaksızın gayrimenkul değerleme lisanslarının iptal edilemeyeceği, bunun hiçbir idarenin mevzuatla verilmemiş bir yetkiyi kullanamamasının gereği olduğu sonucuna varıldığından, davacının gayrimenkul değerleme lisansının iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı tarafından, 6362 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile sermaye piyasası mevzuatına aykırı hareket edildiğinin Kurul'ca tespit edilmesi üzerine, her idari işlemin en temel amacı olan kamu yararının sağlanması ve özel olarak sermaye piyasalarının adil, şeffaf, etkin ve rekabetçi bir ortamda işleyişi ve gelişiminin sağlanması amacıyla, emniyet ve istihbarat kurumlarının görüşleri çerçevesinde takdir yetkisini kullanmak suretiyle davacının lisanslarının iptal edilmesinin uygun görüldüğü, Kurul'un, Kanun'un tanıdığı yetki sınırları içerisinde kamu düzenine ilişkin hususları da göz önünde bulundurarak takdir yetkisini kullandığı, 6362 sayılı Kanun'un 1. ve 96/2 maddeleri ile Lisanslama Tebliği'nin 18/2 maddesi hükümleri uyarınca, Kurul’un, mevzuat hükümlerine aykırı hareket eden personelin lisanslarını iptal etme yetkisini haiz olduğu, davacının lisansının iptal edilmesi işleminde, Kurul'a tanınan takdir yetkisi için gerekli koşullar oluşmuş olduğundan, dava konusu işlemin amaç yönünden hukuka uygun olduğu, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakının tespit edilmiş olmasının davacının sahip olduğu lisansı kullanırken sahip olması gereken güvenilirliği sorgulanır hâle getirdiği, işbu dava konusu Kurul kararına esas söz konusu tespitlerin ilk derece Mahkemesi’nce ilgili kurumlardan bilgi talep edilerek teyit edildiği, sonuç olarak, dava konusu Kurul işleminin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 23/09/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.