23. Hukuk Dairesi 2015/5119 E. , 2018/3514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve karşı davada tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde adli yardım talebinde bulunduğu ve talebin kabul edildiği anlaşılmakla asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı- karşı davalı vekili, 7474 ada 9 parsel sayılı taşınmaz için davalı arsa sahibiyle gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, fakat arsa sahibinin taşınmazı devretmediğini ileri sürerek, 7474 ada 9 parselde tapu kayıtlı taşınmazın davalının tapusunun iptali ile müvekkil şirket adına tapuya kayıt tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili, asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında 15.09.2004 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu parsel ile ilgili olarak davalı ile yüklenici firma olan davacı arasında 15.09.2004 tarihinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, yine yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 3.maddesinde 7474 ada, 8 ve 9 no"lu parsellerde inşa edilecek iki adet villanın müteahhit firmaya isabet edeceğinin kararlaştırıldığı, ilgili sözleşmenin 5. maddesinde tapu tesliminin yüklenici firmanın kaba inşaatları bitirdiğinde tapunun kendi adına ya da göstereceği 3. kişiye devir hakkına sahip olacak mal sahibine ait binaların tamamını bitirince diğer kalan tapuyu alacağı şartı bulunduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin her iki tarafça noter huzurunda imzalandığı, Mahkememizin 2009/188 E. sayılı dosyasında davalının ilgili davaya verdiği cevap dilekçesinde sözleşmenin yetkisi olmayan bir kişi tarafından akdedildiğini iddia etmediği, tam tersine sözleşmeyi benimsediğini ve yüklenicinin temerrüdü nedeniyle davanın reddini talep ettiği, bu durumda davalı tarafın sözleşmenin yetkisi olmayan kişi tarafından akdedildiği yönündeki iddiasının dosya kapsamı itibariyle yerinde olmadığı, ayrıca davalı taraf karşı davada sözleşmenin feshini talep etmişse de sözleşmenin feshini gerektirir koşulların oluşmadığı gibi, davalı arsa sahibinin sözleşme gereği talebi varsa ayrı bir davada diğer arsa sahiplerine başvurması gerektiği, davacı yüklenicinin sözleşmeyle yüklendiği edimlerini ifa ettiği, 6 ve 7. parsel üzerindeki villaların fiilen kullanımda olduğu nazara alındığında davacının tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazları yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin karşı dava yönünden temyiz itirazları yönünden;
TMK."nın 692. maddesi uyarınca, paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanımın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması oybirliği ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Somut olayda, karşı davacı hissedarın diğer hissedarlar olmaksızın sözleşmenin feshi talebinde bulunamayacağından karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK"nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı- karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, asıl davada davalı-karşı davada davacı adli yardım talepli olup HMK 339. maddesi gereğince temyizde haksız çıktığından 55.339,31 TL onama harcının tahsili ile Hazineye irad kaydına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.