9. Hukuk Dairesi 2018/8744 E. , 2019/6475 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
... Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 03.07.2015 tarihinde davalı işveren bünyesinde dava takip destek biriminde özürlü kadrosunda istihdam edildiğini, müvekkilinin 2016 Mart ayında trafik kazası geçirdiğini ve bu trafik kazası sebebi ile bir dizi ameliyat olduğunu henüz daha sağlığına kavuşmadığını, davacının bu süre içinde raporlarını davalıya ilettiğini, davalının davacı raporlu olduğu halde ve ameliyatları devam etmesine rağmen öncelikle 20 Mayıs 2016 tarihinde ... Noterliğinin 41600 yemiye sayılı ihtarı ile davacının iş akdinin 31.05.2016 tarihi itibari ile sona erdirdiğini, ancak davacının çıkışının yapılmadığını davacının davalı işverenlik bünyesinde sigortalı olarak iş akdinin sürdüğünü, kendisine herhangi bir bildirim yapılmadan Eylül ayı içinde davacının işten çıkışının yapıldığını, ancak çıkış tarihinin tarafına bildirilmediğini, herhangi bir ihtar ve savunma talebi olmadan iş akdinin sona erdirildiğini iddia ederek; davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacının 03.07.2015 tarihinden iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği 01.06.2016 tarihine kadar müvekkili bankada “Dava Takip Destek Yetkilisi” olarak çalıştığını, davacının iş akdinin devam ettiği süre boyunca çeşitli rahatsızlıklardan dolayı sürekli rapor aldığını, son olarak ise 02.03.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda uzun bir süre için aralıksız olarak sağlık raporu aldığını, davacının 2016 yılı içinde rapor alarak yaptığı devamsızlık süresi toplamı 109 gün olup, bu sürenin 88 gününün kesintisiz mahiyette olduğunu, bunun üzerine davacının tamamen iyileşmesi için geçecek süreyi ve şirketin menfaatlerini göz önünde bulunduran müvekkili bankanın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/I.b maddesi doğrultusunda iş sözleşmesini Üsküdar 6. Noterliği’nin 20.05.2016 tarihli ihtarnamesi ile feshetmek durumunda kaldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; ”davacı işçinin 03/07/2015-09/09/2016 tarihleri arasında davalı bankada dava takip destek biriminde özürlü kadrosunda çalıştığı, davalının 20 Mayıs 2016 tarihli noter ihtarnamesi ile iş sözleşmesini feshettiğini davacıya ihtar ettiği, bu ihtarnamenin 01/06/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ancak davacının iş sözleşmesinin ihbarnamede belirtilen süre sonunda feshedilmediği, davacının çalışmaya devam ettiği, davalının da davacıyı hem çalıştırdığı hemde 2016 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayı maaşlarını yatırdığı, iş sözleşmesini fiilen 09/09/2016 tarihinde feshettiği, davanın ise bu fiili fesih tarihinden itibaren 30 günlük sürede 07/10/2016 tarihinde açıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18 ve devamı maddelerinde öngörüldüğü üzere fesih usulüne uyulmadığı ve ayrıca davalı işverenliğin iş akdini haklı nedenle feshettiğini ispatlayamadığı” gerekçeleriyle davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Ç) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; Mahkemenin davacıya tebliğ edilen fesih bildirimini dikkate almadığını, davacının fesih bildiriminin tebliğinden sonra fesih tarihi olan 07/09/2016 tarihine kadar raporlu olması nedeniyle fiilen işyerinde çalışmadığını, davacının fesih bildiriminin tebliğinden sonra tekrar rapor alması nedeniyle fesih sonuçlarını doğuramadığı için hastanede olan davacıya maaş ödenmeye devam edilmesinin fiili çalışma olduğunu göstermeyeceğini, iyi niyetle ödeme yapan işveren aleyhine sonuç doğurmayacağını, raporlu olma halinin işe iade davasında 1 aylık hak düşürücü süreyi kesmeyeceği yönündeki onlarca Yargıtay kararının görmezden gelindiğini, somut uyuşmazlıkta, fesih bildiriminin davacıya 24/05/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının bu tarihte devam eden ve 31/05/2016’da biten, akabinde 06/09/2016’ya kadar uzayan raporlu olma halinin hak düşürücü süreyi kesmeyeceğini, dolayısıyla davanın bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davacının iş sözleşmesinin ihbar önelini altı hafta aşacak şekilde rapor kullandığı için 4857 sayılı Kanun"un 25/I-b maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “..davacıya iş sözleşmesinin 01/06/2016 tarihinde feshedileceği bildirilmesine rağmen, bu tarihte davacı hakkında işten ayrılış bildirgesi düzenlenmediği, aksine davacının bu tarihten 07/09/2017 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığının kuruma bildirildiği ve bu süre için hak ettiği ücretlerinin işveren tarafından ödendiği sabit olup, bu husus davalı işverenlikçe de kabul edilmektedir. Kaldı ki davacıyı çıkış işlemlerinin yapılmayacağına ilişkin gönderilen telefon mesajı da dosyaya sunulmuştur. Her ne kadar sözleşmenin feshi tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanı olup, tek taraflı olarak karşı tarafa ulaştıktan sonra geri alınması mümkün değil ise de; somut olay yönünden davalı işverenliğin fesih bildiriminde belirtilen tarihte sözleşmeyi feshetmeyerek ücret ödemesi yapmasının feshin geri alınması niteliğinde olduğu, davacının da bu durum karşısında suskun kalarak feshin geri alınmasına rıza gösterdiği kabul edilmelidir. Bu şekilde geri alındığı kabul edilen 01/06/2016 tarihli fesih bildiriminden itibaren bir aylık hak düşürücü sürenin hesaplanması mümkün değildir. Dolayısıyla davacının iş sözleşmesinin işten ayrılış bildirgesinin düzenlendiği 07/09/2016 tarihinde feshedildiği kabul edilerek, 07/10/2016 tarihinde açılan davanın süresi içerisinde açıldığı kabul edilmelidir. Davalı vekilinin bu konudaki istinaf sebepleri yerinde değildir.
07/09/2016 tarihinde yapılan fesih yönünden yazılı fesih bildirimi bulunmamaktadır. Bu nedenle 4857 sayılı Kanun"un 19.maddesinin emredici hükmüne rağmen, feshin yazılı olarak yapılmadığı anlaşılmakla; feshin geçersiz olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. Kaldı ki işveren tarafından davacının istirahat raporu kullanması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiği savunulmasına rağmen, işveren davacının verimliliğine dayanan bu nedenle fesihten dolayı 4857 sayılı yasanın 19. maddesi uyarınca davacının savunmasını da aldığını ispatlayamamıştır. Davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Bu durum karşısında; HMK"nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususun bulunmaması nedeniyle istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesi kararının, maddi vakıa, usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf sebep ve gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla” gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
Somut uyuşmazlıkta; dosyadaki bilgi ve belgelerden, 03/03/2016 tarihinden itibaren istirahat raporlu olan davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/I-b maddesine dayanılarak, rapor bitim tarihi olan 01/06/2016 tarihi itibariyle feshedileceği davacıya 20/05/2016 tarihinde bildirilmiştir. Davacının 01/06/2016 tarihinde biten rapora ilaveten ve bu raporuna ardışık olacak şekilde 07/09/2016 tarihine kadar yeni bir rapor alması nedeniyle davalı işveren fesih işlemini yeni raporun bitim tarihine bırakmış, bu raporunda bitmesi üzerine davacının çıkış işlemlerini tamamlamıştır.
Sonuç itibariyle fesih İş Kanunu’nun 25/I-b maddesine istinaden yapılmış olup, ... Esas sayılı 19.10.2018 günlü YİBK’na göre, fesih öncesi savunma alınmasıda gerekmediğinden, 03/03/2016-07/09/2016 tarihleri arasındaki istirahat raporunun “ihbar süresi+6 haftanın” çok üzerinde olduğu dikkate alındığında, davalı tarafından yapılan feshin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/I-b maddesine uygun olduğu gözetilerek, davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken, kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H) Hüküm:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi"nin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 44,40 TL karar- ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 156,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
7. Dosyanın İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine,
Kesin olarak, 21.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.