16. Hukuk Dairesi 2016/10198 E. , 2019/3143 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucunda, ... İlçesi Çukurköy Köyü çalışma alanında ve davacı adına tapuda kayıtlı olan eski 1126 parsel sayılı 760.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 116 ada 6 parsel numarasıyla ve 472.24 metrekare yüzölçümlü olarak; davalılar adına tapuda kayıtlı olan eski 1124 parsel sayılı 928.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 116 ada 8 parsel numarasıyla ve 1.114,85 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sonucunda kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve bu eksikliğin davalılara ait taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Somut olayda, mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma yapılmamış, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarda tesis ve uygulama kadastrosu paftaları arasında farklılık bulunmasına rağmen bu farklılığın nereden kaynaklandığı, tesis kadastrosunda ölçü, tersimat veya sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı ve uygulama kadastrosu paftasına göre çekişmeli 116 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kalan binanın tesis kadastrosunda neden komşu parsellere taşkın şekilde tespit edildiği hususları fen bilirkişi raporunda açıklanmamış, çekişmeli taşınmazların üzerinde bulunan briket duvar ve tüm binaların ne zaman yapıldıkları ve tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup olmadıkları kesin olarak saptanmamış, çekişmeli taşınmazlar arasında sabit sınır olarak kabul edilen briket duvarın tesis kadastrosunun yapıldığı sırasında zeminde mevcut olup olmadığına ilişkin bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğu hava ve uydu fotoğraflarıyla denetlenmemiş, kadastro teknikeri bilirkişinin hüküm kurmaya elverişli bulunmayan raporuna dayanılarak karar verilmiştir. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, yukarıda belirtilen belge, harita ve fotoğraflardan eksik olanların dosya arasına getirilmesi sağlanmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra da mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup halen varlığını sürdüren doğal ya da yapay sabit sınırlarının bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı, çekişmeli taşınmazlar üzerinde bulunan bina ve duvarların tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup olmadıkları, bu bina ve duvarların kim tarafından ve hangi tarihte yapıldıkları hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişkiler giderilmeli, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, harita mühendisi bilirkişi kuruluna yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yaptırılarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.