11. Hukuk Dairesi 2018/5837 E. , 2019/6833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/04/2017 tarih ve 2016/290 E- 2017/163 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/10/2018 tarih ve 2018/333 E- 2018/1024 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2000/17287 numaralı “CEP” ve 2010/11867 numaralı “CEP LİRA”, 2010/11868 numaralı “CEP LİRA KART”, 2000/21348 numaralı “CEP ÖDEME”, 2011/64251 numaralı “CEP NAKİT”, 2000/18112 numaralı “CEPCARD”, 2012/95452 numaralı “CEP EKONOMİ”, 2003/01273 numaralı “CEPÖZEL”, 2000/19680 numaralı “CEP SHOPPİNG”, 2000/19675 numaralı “CEP TİCARET”, 2000/19681 numaralı “CEP ALIŞVERİŞ”, 2011/64231 numaralı “CEP FİNANS”, 2009/39126 numaralı “CEP BİRİKİM”, 2012/95421 numaralı “CEP EKONOMİ”, 2014/05584 numaralı “CEP BAKİYE”, 2013/32514 numaralı “CEP FATURA” ve “CEP” esas unsurlu tescilli markaların sahibi olduğunu, markalarının seri marka niteliği taşıdığını, davalı şirketin diğer davalı Kuruma 2015/31730 numarası ile 36. sınıftaki bir kısım hizmetlerin “CEPTEÇEK” ibareli marka olarak adına tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 17/05/2016 tarih 2016-M-5120 sayılı kararı ile reddedildiğini, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve bu benzerliğin iltibasa sebebiyet vereceğini, başvurunun tescili halinde tüketici nezdinde karışıklık yaratılıp davalı şirket lehine müvekkili şirket alayhine haksız avantaj sağlanacağını, marka itibarlarının zedeleneceğini, “CEPTEÇEK” markasının müvekkili şirket markalarının serisi olarak algılanacağını, şirketler arasında ekonomik bağlantı olduğunun düşünüleceğini, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markaların aynı veya aynı tür emtiaları kapsadığını, müvekkilinin markalarının tanınmış olması sebebiyle de tescil talebinin reddi gerektiğini, davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 17/05/2016 tarih 2016-M-5120 sayılı kararının iptaline, “CEPTEÇEK” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, “CEP” ibaresinin zayıf marka olması sebebiyle farklı unsurlar ile birlikte kullanıldığında farklılaşabildiğini, “CEP ibaresinin her duyulduğunda refleksif olarak hep davacı firmayı çağrıştırmasının mümkün olmadığını, başvuru markasının davacı markaları ile aynı olmaması sebebiyle tanınmışlık hususunun davaya etkisinin olmadığını, 556 sayılı KHK 8/4 maddesindeki koşulların davada gerçekleşmediğini, kötü niyet iddiasının somut deliller ile ispatlanması gerektiğini, ancak böyle bir olgunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş vekili, genel görüntü, anlam, okunuş ve yazılışlar baz alınarak yapılacak değerlendirme markaların aynı olmadığının ve karıştırılma ihtimali bulunmadığının görüleceğini, “CEP” ibaresinin hizmetin niteliğini açıklamak için markaların yanında kullanılan unsur olup, ayırt edici ve benzerlik nedeni olabilecek bir kelime olmadığını, “CEP” ibaresinin hiç bir hal ve şartta bir teşebbüsü ya da belirli bir teşebbüs tarafından verilen bir mal/hizmeti temsil etmesi ihtimalinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu marka ile davacının 2000/17287, 2000/19681 ve 2012/82826 nolu markalarının, 36. sınıf "Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri" bakımından aynı/aynı tür olduğu, marka işaretleri arasında benzerlik bulunduğundan, dava konusu markalar arasında belirtilen hizmetler yönünden 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacının “CEP" ibareli markalarının başvuru tarihi itibariyle tanınmış marka olup olmadığı konusunda bir kanaate varılamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK"nın 2016-M-5120 sayılı kararının iptaline, diğer davalının 2015/31730 sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu başvuru kapsamındaki 36. sınıf hizmetlerin davacının itiraza mesnet markalarının kapsamındaki hizmetlerle aynı tür olduğu, ancak hem başvuru konusu ibarenin hem de davacı markalarının asıl ve ayırt edici unsurunu oluşturan "CEP" ibaresinin, markaların kullanılmak istendiği 36. sınıfta yer alan hizmetler bakımından ayırt edicilik düzeyinin düşük olduğu, bu nedenle davacının markalarından ayırt edilmesini sağlayacak eklerle herkes tarafından kullanılmasının mümkün olduğu, 36. sınıf hizmetler bakımından ortalama tüketicilerin dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu da nazara alınarak, dava konusu başvuruda yer alan eklerin başvuruya yeterli ayırt edicilik sağladığı ve tarafların markaları arasında iltibasa mahal verecek düzeyde benzerlik bulunmadığı, günümüzde "Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetlerinin" yaygın şekilde cep telefonu aracılığıyla sağlanan hizmetlerden olması nedeniyle bilirkişinin görüşüne itibar edilemeyeceği, Yargıtay’ın benzer olaylardaki uygulamasının bu yönde olduğu gerekçesi ile davalı ...Ş. ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04.04.2017 tarih ve 2016/290 E. - 2017/163 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 05/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.