8. Hukuk Dairesi 2017/3475 E. , 2017/8513 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması ve tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, itirazın kaldırılması davasının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tahliye davasının kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı 27.02.2015 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 04.08.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları kira alacağı 10.000,00 TL’nin işlemiş faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlu kiracı ve kefile 11.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu kefil 17.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklı görünene herhangi bir borcu bulunmadığını, kira borçlarının kiracı tarafından alacaklıya ödendiğini, her ne kadar takibe konu kira sözleşmesinde kefil sıfatıyla yer almış ise de, TBK’nun 584.maddesi uyarınca kefil olması hususunda eşinin yazılı rızasının alınmaması sebebiyle hukuken geçerli bir kira sözleşmesi olmadığını, bu nedenle iş bu sözleşmeden dolayı sorumluluğuna gidilemeyeceğini bildirerek takibe ve borca itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu kefil tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak davalı kefilin itirazın kaldırılması ve davalı kiracının kiralanandan tahliyesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davalı ..."ın ödeme emri tebliğinden itibaren yasal 30 günlük süre içinde kira borcunu ödemediği, temerrüt sabit olduğu anlaşılmakla İİK.269.madde gereğince tahliye davasının kabulü ile davalı ..."ın mecurdan tahliyesine, dava açıldıktan sonra dosya borcunun davalı ... tarafından ödendiği beyan edildiğinden, itirazın kaldırılması davasının konusu kalmadığından bu hususta esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alacağın varlığına dair esasa ilişkin bir karar verilmediğinden ve alacağın varlığı yargılama gerektirdiğinden davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı kefil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 27.02.2015 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 27.02.2015 tarihli olmakla, 6098 Sayılı TBK.nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmıştır. Bu nedenle kefaletin şartlarının 6098 Sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. TBK.nun kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmamaktadır. Bu durumda TBK.nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece davalı kefil ... hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kefil hakkındaki itirazın kaldırılması davasının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı kefilin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar