22. Hukuk Dairesi 2014/17553 E. , 2015/30182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2013/31-2014/161
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesini işçilik haklarının ödenmemesi üzerine haklı sebebe dayanarak feshettiğini belirterek, müvekkilinin kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacağı isteklerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, işyerindeki çalışma düzenine ilişkin puantaj ve benzeri belgeler sunulmamış, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarına göre alacak hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Tanık beyanlarının birlikte değerlendirilmesinde, davacının hafta içi çalışmasının 08:30-18:00 arası geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu şekildeki çalışmaya göre alacak yeniden hesaplatılarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3-4857 sayılı Kanun"un 63. maddesi hükmüne göre ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiş olup, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat, 7,5 saat ile 11 saat (onbir saat dahil) çalışmalarda en az bir saat, 11 saati aşan çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir. Bu durumda kabule göre, onikibuçuk saat günlük çalışmadan bir saat ara dinlenmesi düşülmesi de hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.