11. Hukuk Dairesi 2018/5582 E. , 2019/6827 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/11/2017 tarih ve 2016/366 E. - 2017/415 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine , istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/09/2018 tarih ve 2018/247 E. - 2018/919 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 30. sınıfta tescilli 2014/03953 numaralı “ROYAL MİNİ KUPLAR” ve 2011/25986 numaralı “GOLF ROYAL” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalı şahsın 2015/29231 numarası ile 30. sınıfta “MAXXROYAL” ibareli markanın tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 04/08/2016 tarih 2016-M-7750 sayılı kararı ile reddedildiğini, markaların aynı veya benzer sınıfta olup, görsel, sesçil, anlamsal yönden de benzer olduğunu, markaların karıştırılma ihtimali olduğunu, davalı şahıs markasında da baskın unsurun “ROYAL” ibaresi olup “MAXX” ibaresinin tamamlayıcı unsur olup ayırt edici olmadığını, tüketicinin “MAXXROYAL” markasının müvekkilinin “GOLF ROYAL” ibareli markasının serisi olarak algılayıp işletmeler arasında ekonomik bağlantı olduğunu zannedeceğini, markalar arasında iltibas yaratacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin markalarının yüksek derecede tanınmış olması sebebiyle iltibas ve karıştırılma ihtimali analizi yapılamayıp koruma kapsamının daha geniş tutulması gerektiğini, “MAXXROYAL” markasının tescili için başvuruda bulunulmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 04/08/2016 tarih 2016-M-7750 sayılı kararının iptaline, “MAXXROYAL” markasının tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Kurum vekili, başvuru konusu marka ile davacı markaları arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine dair koşulun gerçekleşmediğini, davacı markalarında “ROYAL” ibaresini öne çıkaracak farklılaşmaya gidilmediğini, “ROYAL” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan ilişkilendirme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak benzerlik bulunmadığını, davacının “ROYAL” ibareli markalarının tanınmış olmadığını, ayrıca tanınmış markalar ile ilgili şartların gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacının markaları ile müvekkilinin markasının 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi uyarınca benzer olmadığını,davacının TPE nezdinde tescilli 115 marka başvurusundan 60 adedinin “GOLF” ibaresini içermesi sebebiyle markasının asli unsurunun “GOLF” ibaresi olduğunu, davalı Kurum nezdinde 1648 markada geçen “ROYAL” ibaresinin olması sebebiyle davacının markalarında yer alan “ROYAL” ibaresinin ayırt edici unsur olmadığını gösterdiğini, hiçbir dilde karşılığı olmayan “MAXX” ibaresinin ise ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik olmadığını, benzerliğin markanın bütün olarak bıraktığı izlenime göre değerlendirilmesi gerektiğini, markaların kapsadığı ürünlerin ayırt edilemeyecek ölçüde birbirine benzer kabul edilemeyeceğini, davacı markalarının esasen “dondurmalar” üzerinde kullanılırken müvekkilinin markasının 30. sınıfta bir çok farklı üründe tescil edilmek istenildiğini, davacının markalarının tanınmış olmadığını, davacı ile ilgili yapılan internet araştırmasında dahi “GOLF” ibaresini içeren www.golfdondurma.com.tr adlı sitenin görüldüğünü, bu durumun dahi davacının yatırımını aslen “GOLF” ibaresi üzerine yaptığını “ROYAL” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmadığını gösterdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarındaki asıl ve ayırt edici unsurun “ROYAL” ibaresi olduğu, bu ibarenin somut ve soyut ayırt edicilik özelliğinin olduğu, davalının markasındaki asıl ve ayırt edici unsurun da “ROYAL” ibaresi olduğu, davacının markasındaki “ROYAL” ibaresinin davalı markasına karıştırmaya neden olacak şekilde aynısının ithal edilmiş bulunduğu, markaların anlamsal, görsel ve sesçil olarak benzer oldukları, diğer unsurların ayırt edicilikte yeterli farkı yaratmadığı, başvuru kapsamında yer alan 30. sınıftaki “Kahve, kakao, kahve ve kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler; Çaylar, buzlu çaylar; Sakızlar; Dondurmalar, yinelebilir buzlar" ürünleri ile davacı markasının kapsamında yer alan ürünlerin aynı türden olduğu, ürün ve hizmetlerin birbirini tamamladığı, aynı dağıtım kanallarından geçtikleri, aynı işyerlerine sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, yargılama konusu olup aynı türden olan anılan ürün ve hizmetlerin alıcısı ve yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici ve yararlanıcı kitlesinin özellikle marka ve başvuru konusu işaretlerin asıl ve ayırt edici unsurlarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olduğu, buna karşın başvuru kapsamındaki diğer ürünlerin, davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olmadıkları; aynı tür sayılma kriterlerinin de bulunmadığı; zira birbirini tamamlamadığı, aynı dağıtım kanallarından geçmedikleri, aynı işyerlerinde sunulmadıkları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunmadığı, ortalama düzeydeki alıcı ve yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, davacı markasının tanınmışlık vasfına sahip olmadığı, bu sebeple davacının davalı başvurusunun farklı türdeki kalan mal ve hizmetler bakımından tescilini engelleyemeyeceği, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğuna yönelik bir emare olmadığı, kabul edilen kesim dışında haksız rekabet iddiasını haklı gösterecek bir kanıt bulunmadığı, kabul edilen kesim dışındaki mallar bakımından önceye dayalı hak sahipliğini kanıtlayacak delil bulunmadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne YİDK"nın 2016/M-7750 sayılı kararının 2015/29231 sayılı marka tescil başvurusu kapsamındaki, 30. sınıftaki “Kahve, kakao, kahve ve kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler; Çaylar, buzlu çaylar; Sakızlar; Dondurmalar, yinelebilir buzlar” ürünleri bakımından davacı itirazlarının reddi yönünden iptali ile bu ürünler bakımından davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair yönlerden iptal ve hükümsüzlük isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 05/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.