Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4320
Karar No: 2019/1441
Karar Tarihi: 28.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/4320 Esas 2019/1441 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/4320 E.  ,  2019/1441 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ..."in dava konusu 801, 802 ve 803 nolu parsellerini ölünceye kadar bakım şartıyla, 824 nolu parselini de satış suretiyle davalılara aktardığını, işlemlerin ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiğini de belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, mirasbırakanın hukuki ehliyetinin bulunduğu; muris muvazaası yönünden, temliklerde mal kaçırma amacı güdülmediği; tenkis yönünden de, davacıların saklı paylarının zedelenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden:
    1- Mirasbırakan ..."in 824 nolu parselini 01.11.1999"da yeğeni ..."e satış yoluyla devrettiği,
    1-a- ..."in de bu parseli 31.03.2004"te 1746, 1747, 1748 nolu parsellere ifraz ettirdiği ve ifraz parsellerinden 1748 nolu olanını 24.05.2004"te ..."e, 1747 ve 1746 nolu olanlarını da 15.03.2006"da ..."e satışlar yoluya temlik ettiği,
    2- Mirasbırakan ..."in 801, 802 ve 803 nolu parsellerini 11.06.2002 tarihli aynı resmi akitte ölünceye kadar bakım şartıyla olmak üzere; 801 nolu olanını oğlu ..."ın eşi ..."e, 802 nolu olanını eşi ..."e, 803 nolu olanını da oğlu ..."dan olma torunu ..."ya temlik ettiği,
    2-a- Mirasbırakanın eşi ..."ün de 802 nolu parseli 03.12.2008"de 1762, 1763, 1764 nolu parsellere ifraz ettirdiği ve ifraz parsellerinden 1763 nolu olanını 03.12.2008 tarih ve takip eden yev. ile oğlu ..."a, 1764 nolu olanını 30.03.2010"da oğlu ..."dan olma torunu ..."ya, 1762 nolu olanını da 13.04.2010"da oğlu ..."ın eşi ..."e satışlar yoluya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, mirasbırakan ..."in 02.02.2006 tarihinde ölümüyle, geride mirasçıları olarak eşi ... ve oğulları ..., Hamit, ... ve ..."ın kalmış; eldeki dava, ... ve Hamit tarafından ..., ..., ... ve ..."ın eşi ... ile ..."ın oğlu ... aleyhine açılmıştır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 237. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 213) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da tartışmasızdır.
    Somut olayda, muvazaa iddiası bakımından hükme yeterli bir değerlendirme yapılmadığı gibi; mirasbırakanın, sağlığında tüm mirasçılarına mal ya da başka bir hak kazandırıp kazandırmadığı, kazandırmış ise bu kazandırmalarda hak dengesini gözetip gözetmediği de araştırılmamıştır.
    Hal böyle olunca, muvazaa iddiası bakımından toplanan delillerin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde somut olarak değerlendirilmesi; bunu yanında,mirasbırakan tarafından sağlığında tüm mirasçılarına kazandırılan taşınır ve taşınmaz mallar ile hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen mallar ya da hakların bulunduğunun saptanması halinde bu mal ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişilerden rapor alınması, böylece mirasbırakanın yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, soyut gerekçe ve eksik araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi