(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2019/5093 E. , 2019/6700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki orman kadastrosunun iptali ve tescil istemli davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 22/03/2017 gün ve 2015/13927 E. - 2017/2282 K. sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 23.08.2012 tarihli dava dilekçesinde ... ilçesi, ... köyünde orman kadastrosu çalışmasının yapıldığını ve ilândan sonra yürürlüğe konulduğunu, her ne kadar bu çalışma ilan edilmişse de haberlerinin olmadığını, orman kadastrosu ata-dedelerinden kalma arazilerinin Orman Kanununun 2. maddesinin (b) bendine göre Hazine adına çıkarıldığını, ... köyünde bulunan ve kendilerine ait olan parsellerin adına tespit ve tesciline karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne; 02/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda (a) harfi ile belirtilen 32.152,24 m² yüzölçümlü taşınmazın kayısı bahçesi vasfında, (b) harfi ile belirtilen 66.103,57 m² yüzölçümlü taşınmazın tarla vasfıyla Derviş Doğan adına kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm davalı ... Yönetimi ve davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 22.03.2017 gün ve 2015/13927 E. - 2017/2282 K. sayılı kararıyla; “Çekişmeli taşınmazın 2004 yılında yapılan orman tahdidi çalışmasında orman tahdidi içerisine alındığı, ancak nitelik yitirdiği gerekçesi ile 2/B uygulamasına konu edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları 20/05/2004 tarihinde ilân edilerek 20/11/2004 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı davasını zilyetliğe dayalı olarak 23/08/2012 tarihinde açmıştır. Orman kadastrosunun kesinleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre; zilyetliğe dayalı olarak orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına itiraz davası altı aylık itiraz süresi içinde açılması gerekir. 10 yıllık sürede ise ancak tapuya dayalı olarak orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarının iptali istenebilir. Davacı zilyetliğe dayalı olarak dava açtığına göre Kanunda söz edilen altı aylık itiraz süresi geçmiştir. 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde söz edildiği gibi bu süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu nedenle, davanın altı aylık hak düşürücü sürede açılmadığından reddi gerektiği gibi kesinleşen 2/B alanında kalan taşınmazlar, 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince Hazineye ait yerlerden olduğu gibi 27 Ocak 2009 gününde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5. maddesi ile 6831 sayılı Kanuna eklenen, Ek madde 10’da aynen “Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesiyle 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.” düzenlemesi ile hüküm altına alınmıştır. Davacı her ne kadar davalarını mülkiyete yönelik tescil talepli açmış ise de yukarıda anlatıldığı üzere, çekişmeli parseller 2/B niteliğinde olduğundan, dava konusu parsellerin mülkiyetinin Hazineye ait olduğu hususu tartışmasız olup, kesinleşen 2/B parsellerinin zilyetliğe dayalı olarak kazanılması ve mahkemece kişiler adına tescile karar verilmesi olanaklı değildir.
Bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilerek bozulmuştur.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dairemizce hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuşsa da, mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, yörede yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmasına ait tüm çalışma ve askı tutanakları ile orijinal renkli orman kadastro haritası getirtilmemiş, raporları hükme esas alınan orman ve fen bilirkişileri tarafından çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu ve 2/B çalışmasına ait tahdit haritası ile kadastro paftası çakıştırılmamış ve taşınmazların orman tahdit hattına göre konumu belirlenmemiştir. Çekişmeli taşınmazların orman tahdit hattına göre konumu kesin olarak belirlenmeden, mahkemenin verdiği kararın hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle bozulmasının isabetsiz olduğu karar düzeltme istemi sonucu yeniden yapılan inceleme ile anlaşılmakla, davacının karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
O halde mahkemece, yörede yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarına ait işe başlama, işi bitirme, çalışma ve askı ilân tutanakları ve orijinal renkli orman kadastro haritası ve dava konusu yerlere ilişkin tapu kaydı oluşmuşsa tapu kayıtları ile taşınmazları birarada geniş çevresiyle gösteren pafta fotokopi örneği getirtilmeli, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşen orman kadastro haritaları ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazların orman tahdit hattına göre konumu belirlenerek, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca ve toplanacak tüm deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; gerekli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 22.03.2017 gün ve 2015/ 13927 E. - 2017/ 2282 K. sayılı bozmaya ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 30.04.2015 gün ve 2014/174 E. - 2015/58 K. sayılı kararının açıklanan nedenle BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde iadesine 19/11/2019 günü oy çokluğu karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı taraf ... ilçesi, ... köyünde yapılan orman kadastrosu çalışmaları sonucunda atalarından kalma arazilerinin Orman Kanununun 2. maddesinin (b) bendine göre Hazine adına çıkarıldığını belirterek dava konusu taşınmazların adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne; bilirkişi raporunda (a) harfi ile belirtilen 32.152,24 m² yüzölçümlü taşınmazın kayısı bahçesi, (b) harfi ile belirtilen 66.103,57 m² yüzölçümlü taşınmazın tarla vasfıyla davacı adına tesciline karar verilmiş hükmün davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 22.03.2017 gün ve 2015/13927 E. - 2017/2282 K. sayılı kararıyla; “Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarının 20.05.2004 tarihinde ilân edilerek 20.11.2004 tarihinde kesinleştiği, davacının ise zilyetliğe dayalı olarak 23.08.2012 tarihinde dava açtığı, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre; zilyetliğe dayalı olarak orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına itiraz davasının altı aylık itiraz süresi içinde açılması gerektiği, 10 yıllık süre içinde ancak tapuya dayalı olarak orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarının iptalinin istenebileceği, davacı zilyetliğe dayalı olarak dava açtığına göre Kanunda söz edilen ve hak düşürücü süre olan altı aylık itiraz süresinin geçtiği, hak düşürücü sürenin kamu düzenine ilişkin olduğu ve mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekeceğinden davanın altı aylık hak düşürücü sürede açılmadığından reddinin gerektiği “ belirtilmek suretiyle karar bozulmuş, davacı taraf daha önce Dairemizin denetiminden geçen başka bir dosyada da Dairemizin 2015/14471 Esas sayılı kararı ile “davacı gerçek kişinin zilyetliğe dayanarak 10 yıllık süre içinde açtığı orman tahdidine itiraz davasının kabulüne karar verildiğini ve bu kararın Dairece onandığını “ belirterek karar düzeltme talep etmiştir.
Dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Karar düzeltme talebi üzerine kısa kararımız ile “davanın zilyetliğe dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraz davası olduğu ve süresi içinde açıldığı kabul edilerek delillerin toplanması yönünde araştırma yapılmak üzere “karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmiş önceki hak düşürücü süreden davanın reddi gerektiği yönündeki kesin bozma kararımız kaldırılmış ve karar araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur. Buna göre, araştırılması gereken husus dosya kapsamına göre tahdit içinde kaldığı ve 282 parsel numarası verilerek 2/B uygulaması sonucu tarla niteliği ile Hazine adına çıkarıldığı anlaşılan dava konusu taşınmazların tahditten önce orman niteliğini taşıyıp taşımadığının belirlenmesidir. Bu da ancak memleket haritası, amenajman planı ve eski tarihli hava fotoğrafları uygulanması suretiyle mümkündür. Davanın amacı orman tahdidine itiraz olup taşınmazın tahditten önce orman olmadığı ileri sürülmektedir, tahdide itiraz davasında orman kadastrosu ve 2/B çalışmasına ait tahdit haritasının uygulanması ve taşınmazın tahdide göre konumunun belirlenmesi anlamlı olmayıp taşınmazın tahdit ve 2/B alanı içinde kaldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda değerlendirilmesi gereken husus ve karar düzeltme isteminin konusu "zilyetliğe dayalı olarak 10 yıllık süre içinde açılan tahdide itiraz davasının dinlenip dinlenmeyeceğidir. Dairemizin karar düzeltmenin kabulü yönündeki gerekçeli kararında bu husus hiç değerlendirme konusu yapılmadan “taşınmazın orman tahdit hattına göre konumunun belirlenmesi" gerektiğine ilişkin bozma yapılması Yargıtay Daire kararının bir kez daha değerlendirildiği karar düzeltme yolunun amacı ve ruhuna uygun olmadığı gibi kısa kararımızı da karşılar nitelikte değildir. Kaldı ki, Dairemizin 2015/14471 E. - 2017/3395 K. sayılı kararı ile aynı köyde gerçek kişinin zilyetliğe dayalı olarak açtığı tahdide itiraz davasının kabulüne dair karar onanarak kesinleşmiştir. Aynı yörede benzer hukukî uyuşmazlıklarda benzer kararların verilmesi kararların istikrarlı olması hukukî güvenilirlik ilkesinin sağlanması sonucunu da doğuracaktır. Kaldı ki, eldeki dava 23.08.2012 tarihinde açılmış olup yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi tarafından 22.05.2013 tarih, 2012/108 E. - 2013/64 k. sayılı ilâm ile 31.08.1956 günlü 6831 sayılı Orman Kanununun, 05.11.2003 günlü, 4999 sayılı Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasının “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir.” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasanın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26.02.2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 1.3.2014 tarih ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/08/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir. Getirilen bu yeni düzenlemeye göre tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak orman tahdidine itiraz davası açılabilecektir. Eldeki dava, kadastro sonucu orman olarak tescil edilen taşınmaza karşı on yıllık süre içerisinde açılmış olup, kanundaki değişikliğin derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesi ile karar düzeltme talebinin kabulü ile bozma düşüncesinde olduğumdan, Sayın Çoğunluğun karar düzeltme kanun yolunun amacına ve kısa kararımızın ruhuna uygun olmayan "orman tahdidine göre taşınmazın konumunun belirlenmesi gerektiği" yönündeki bozma gerekçesine katılmıyorum.