11. Hukuk Dairesi 2018/5508 E. , 2019/6824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2016/287 E- 2017/289 K. sayılı kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/09/2018 tarih ve 2018/1389 E- 2018/874 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Kurum nezdinde 2009/17730 numarası ile “AMERİKAN KÜLTÜR KOLEJİ”, 2007/71354 sayılı “AMERİCAN CULTURAL ASSOCİATİON” ve 2008/39359 numaralı “ACAP” ibareli 41. sınıfta tescilli markalarının sahibi olduğunu, davalı şahsın 2014/101537 numarası ile “AAP AMERİCAN ACADEMİC PERP+ŞEKİL” ibaresinin 41/01-08 sınıflarda tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 09/04/2016 tarih 2016-M-3796 sayılı kararı ile reddedildiğini, ihtilafa konu markanın müvekkilinin markasını birebir içinde barındırdığını, dava konusu markadaki görsel şekil unsurun müvekkili markasının kötü taklidi olduğunu, müvekkili markasında yer alan şekil unsurunun bir bütün olarak kesintisiz şekilde kullanıldığını, bu sebeple başvurunun 556 sayılı KHK 8/3 maddesi gereğince reddi gerektiğini, yine davacı markasında yer alan görsel unsurun müvekkili için yaratılmış ve telif hakları müvekkiline devredilmiş olduğunu ve bu sebeple davalı şahsın marka tescil talebinin 556 sayılı 8/5 maddesi gereğince reddi gerektiğini, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’in 09/04/2016 tarih 2016-M-3796 sayılı kararının iptaline, davalı şahsın markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, markaların bütünü itibarıyla bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirinden farklı olduğunu, markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere görsel ve işitsel benzerlik olmadığını, davacının markasına zarar verilip ayırt edici karakterini zedeleyeceği ve haksız yarar sağlanacağı iddiasının markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik olmadığından haklı bulunmadığını, kötü niyet iddiasının haksız olduğunu bu iddianın ispat edilemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., her ne kadar Florya Amerikan Ana Okulu olarak patent alınmış ise de halen faaliyetin Florya Amerikan Vizyon Ana Okulu olarak devam ettirildiğini, davacının binasının halen Ak Okulları olarak faaliyet gösterdiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun "AMERİKAN KÜLTÜR KOLEJİ", "CULTURAL ASSOCİATİON", "ACAP" ibaresinden oluştuğu, diğer kelimelerin ve/veya unsurların bu sözcüğe göre geri planda kaldıkları, ayırt edicilikte önemlerinin bulunmadığı, davacının markalarını özel ve özgün biçimde düzenlenmiş bir şekilden oluşan tanıtım işaretiyle birlikte fiilen kullandığı, markaları üzerinde tescilden, fiili kullandığı işaret üzerinde kullanımdan kaynaklanan korunması gereken haklarının bulunduğu, anılan markaların somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, uzun süreli kullanım ve tanıtımlar sayesinde ayırt ediciliğinin artmış bulunduğu, davalının başvurusunda bulunan şeklin davacının ticari faaliyetlerinde tescilsiz biçimde kullandığı şeklin ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğu, şekil, düzenleme biçimi ve verdiği anlam itibariyle "AAP AMERİCAN ACADEMİC PERP+ŞEKİL" ibareli başvuruyla "AMERİKAN KÜLTÜR KOLEJİ", "CULTURAL ASSOCİATİON", "ACAP" ibareli ve tescilsiz şekilden oluşan tanıtım işaretinden oluşan davacı tescilli ve tescilsiz markalarının anlamsal, görsel ve sescil olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle bağlantı kurulabilecek derecede benzer bulundukları, ilk bakışta ve derhal böyle bir algının doğmasının kaçınılmaz olduğu, davalının markası ile davacının markaları arasında bağlantı kurmayı engelleyecek derecede ayırt edicilik bulunmadığı, önemsiz farklılıkların, görsel, anlamsal ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, var olan küçük farklılıkların ortalama tüketici veya yararlanıcıların büyük çoğunluğu tarafından ilk bakışta veya yararlanım süresi içerisinde algılanmasının mümkün bulunmadığı, başvurunun davacının seri nitelikteki tescilli markalarının serisi içerisinde bir marka olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğu, özellikle başvurunun davacının kullandığı özel ve özgün biçimdeki tescilsiz işaretini de içermesinin bu algının oluşmasının kaçınılmaz kıldığı, başvuru kapsamında yer alan 41. sınıftaki ürün ve hizmetlerin tamamının davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, davalı başvurusunun davacının seri tescilli ve tescilsiz markaları arasına sızmış bulunduğu, bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, yargılama konusu bakımından davalının başvuru konusu işaretinin kendisini tanınmış davacı markasıyla ilişkilendirme ve bu vesile ile onun tanınmışlığından haksız yararlanma amaçlı olduğu kanısının doğduğu, bunun iyiniyetli bir girişim olmadığı, bu durumda marka hakkının meşru rekabet sınırları içinde kullanılmasının söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK"in 2016/M-3796 sayılı kararının iptaline, davalı başvurusu marka olarak tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Kurum"dan alınmasına, 05/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.