10. Hukuk Dairesi 2013/18507 E. , 2014/13957 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ankara 13. İş Mahkemesi
Tarihi :27.06.2013
No :2004/1438-2013/369
Dava, davacıya daha önce bağlanıp kontrol muayenesi sonucu kesilen maluliyet aylığının 01.11.2003 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Behiye tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kurum tarafından davacının çalışma gücünün 2/3’ünü kaybettiği belirlenerek 01.05.2002 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlandığı , ancak 14.10.2003’de kontrol muayenesinin yapılmasına karar verildiği, anılan kontrol muayenesi sonucu, çalışma gücünün 2/3’ünü kaybetmemiş olduğu sonucuna varılarak 01.11.2003 tarihinden itibaren aylığının kesildiği anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında alınan 10.04.2007 tarihli, Yüksek Sağlık Kurulu raporu, 14.12.2007 tarihli Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporu ile de davacının Sosyal Sigorta İşlemleri Tüzüğü"ne göre beden çalışma gücünün en az 2/3’ünü kaybetmemiş olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak 06.10.2011 tarihli Adli Tıp kurumu Genel Kurulu raporunda davacının 17.10.2003 tarihinde beden çalışma gücünün en az 2/3"ünü kaybetmiş olduğu, bu durumun 02.06.2004 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihten itibaren ve halihazırda beden çalışma gücünün 2/3"ünü kaybetmemiş olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece anılan raporlar karşısında, davanın reddine karar verilmiştir.
506 sayılı Yasanın 53. maddesine göre, “…Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği Kurumca tespit edilen sigortalı, malullük sigortası bakımından malul sayılır..” hükmü gereği Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun raporu göz önüne alındığında Kurumun 17.10.2003- 02.06.2004 arası döneme ilişkin aylık kesme işlemi yasaya aykırıdır. 02.06.2004- 01.10.2008 tarihleri arasındaki döneme ilişkin aylık kesme işlemi ise yasaya uygundur. 01.10.2008 sonrası döneme ilişkin olarak ise uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile sigortalılar açısından “malul sayılma” şartları
yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Görülmekte olan davada, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde dava ele alındığında; 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihi itibariyle anılan Kanun’un 25’inci maddesi gereğince malul olup olmadığının saptanması gereklidir. Kuşkusuz bu belirleme ve inceleme yapılırken 5510 sayılı Yasanın 27 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak, maluliyet başlangıcı ve bu kapsamda maluliyet aylığı başlangıç tarihi de usulünce belirlenmelidir.
Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddelerinde öngörülen sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ilişkin şartların varlığı da ayrıca irdelenmelidir.
Yapılan tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece 01.11.2003-02.06.2004 arası döneme ilişkin verilen ret kararı isabetsiz olmakla birlikte 03.06.2004-01.10.2008 arası döneme ilişkin verilen ret kararı yerinde olup, 01.10.2008 sonrası dönem açısından ise mahkemece usulüne uygun araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 05.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.