Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17458
Karar No: 2017/8501
Karar Tarihi: 07.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/17458 Esas 2017/8501 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/17458 E.  ,  2017/8501 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


    K A R A R
    Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile aynen taksim olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunmuş, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen ev eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile takdiren 18.853-TL katkı payı alacağının (5.000-TL kısmı için iş bu dava tarihi olan 31.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsiline, davacının dava dilekçesindeki eşyalara ilişkin talebinin sübut bulmadığından reddine, davacının dava dilekçesindeki taşınmazın taksimi talebinin reddine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2- a) Davacı vekilinin ev eşyalarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece ev eşyaları hakkında talepte bulunulmasına rağmen bu talebe ilişkin araştırma ve inceleme yapılmadan, deliller toplanmadan, tanıklardan sorulmadan talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece, talebe konu ev eşyaları hakkında iddia ve savunma doğrultusunda deliller toplanarak gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişiden rapor aldırılarak, kime ait olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenememesi halinde TMK"nun 222/2.maddesi göz önünde bulundurularak istek hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile ev eşyaları hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    b) Davacı vekilinin dava konusu taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle davalının dava konusu taşınmazın edinildiği 10.08.2001 tarihinde çektiği parayı dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullandığının kabul edilmesi durumunda davacının katkı payı oranı olarak belirlenen %11.97 üzerinden hesaplanan 18.853-TL"ye hükmedilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; taşınmazın alım tarihinde davalının para çektiği banka hesapları evlilik birliği içinde açılarak yine evlilik birliği içinde yapılan birikimlerle de oluşturulan hesaplar olduğuna göre davacının bu banka hesaplarındaki paralara da katkısının olduğunun göz önünde bulundurulması gerekirken söz konusu banka hesaplarındaki paraların tamamının davalı eşin kişisel malı olarak kabul edilmesi doğru değildir.
    Diğer yandan davacının birikimlerinden kendi adına aldığı aracın tamamının davacının kişisel malı olduğunun kabulü ile hesaplama yapılması da doğru olmamıştır. Şöyle ki; temyiz incelemesi yapılmak üzere dairemizde bulunan ... 15.Aile Mahkemesi"nin 2013/144 esas-2015/635 karar sayılı aynı taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi davasında söz konusu araç üzerinden davalı lehine katkı payı alacağına hükmedilmiştir. Buna göre aracın tamamının davacının kişisel malı olduğunun kabulü de doğru değildir.
    01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM"de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir(eBK 544, TBK 646 m).
    Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.
    Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
    Açıklanan nedenlerle mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve esaslar göz önünde bulundurularak yapılacak hesaplamaya göre karar verilmesi gerekirken hatalı hesaplama içeren bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
    c) Davacı vekilinin faize ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı vekili dava dilekçesinde faiz istediğine göre gerek asıl dava dilekçesi ile talep edilen gerekse ıslah dilekçesi ile arttırılan miktarın tamamı için faiz istediğinin kabulü gerekir. Buna göre ıslahla arttırılan miktar yönünden de faize hükmedilmesi gerekirken sadece dava dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden faize hükmedilmesi de doğru değildir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2-a), (2-b) ve (2-c) nolu bentlerde yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın temyiz edene iadesine ve 322,00 TL peşin harcın da onama harcına mahsubu ile kalan 965,85 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 07.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi