10. Hukuk Dairesi 2014/3739 E. , 2014/13845 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Burdur 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 19.12.2013
No : 2011/329-2013/792
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı M.. B.."na bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde Ekim 1982-Nisan 1984, Kasım 1992-Haziran 2001 ve Kasım 2002-Ocak 2008 tarihleri arasında, usta öğretici olarak tam gün ve sürekli olarak çalışmasına rağmen, çalıştığı sürelerin eksik şekilde Kuruma bildirildiğinden bahisle eksik günlerin tespitini talep etmiştir. Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2011 günlü, 2011/21-542 Esas ve 2011/694 Karar sayılı kararında yer verilen, okula geliş ve ayrılış saatleri göz önüne alınıp, belirlenmesi istenilen süreler yönünden, hafta içi günde 6-7 saat derse girilen günlerde, çalışmanın tam gün olarak işveren nezdinde geçirildiğinden, bu günlerin tam gün olarak kabul edilmesi, bu saatlerden daha az saatte derse girilen günlerde ise, günlük mesainin tümünün işyerinde haşredilmediği kabul edilerek, bu çalışma saatleri için 7,5 saatlik çalışmayı (1) gün kabul edilmek ve resmi işyeri olan bu işyerlerinde okulların kapalı olduğu dönemlerde çalışma olmadığı dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğinin ilkelendiği ve buna göre davacının haftada 30 saat ve haftanın 5 gününde, günde altışar saat olarak davalı işyerinde çalıştığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının 01/10/1982-31/01/2008 tarihleri arasında ayda 30 günün altında yapılan bildirimlerden dolayı tespite esas noksan gün sayısının 1193 gün olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davanın 5510 sayılı Kanun’un 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7’nci maddesi hükmünde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli
ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Kanunu’nun 79’uncu maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47’nci maddesidir.
Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47’nci maddesi; “Örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve hizmetiçi yetiştirme kurs, seminer ve konferanslarında uzman ve usta öğreticiler de geçici veya sürekli olarak görevlendirilebilir. Öğretim tür ve seviyelerine göre uzman ve usta öğreticilerin seçimlerinde aranacak şartlar, görev ve yetkileri, yönetmeliklerle tespit edilir.” düzenlemesini getirmiş, bu yasal düzenleme uyarınca çıkarılan Yönetmeliğin 5’inci maddesi “ Uzman ve Usta Öğreticiler aşağıdaki şekillerde görevlendirilirler.
1- Geçici personel olarak:
Geçici personel olarak görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler ile yapılacak sözleşme esasları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 15.05.1975 gün ve 1897 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi ile değiştirilen 4’üncü maddesine göre Bakanlıkça hazırlanır.
2-Ek ders görevi verilmek yoluyla:
4’üncü maddede belirtilen esaslara göre ek ders görevi verilmesi yoluyla görevlendirilecek uzman ve usta öğreticilere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89’uncu maddesi uyarınca 02.12.1998 tarihli ve 98/12120 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan M.. B.. Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslarda belirtilen miktarda ek ders görevi verilebilir.”; aynı yönetmeliğin 8’inci maddesi; “Geçici sözleşmeli olarak görevlendirilen uzman ve usta öğreticilerin haftalık çalışma süresi 40 saattir.” ve 9’uncu maddesi; “Uzman ve usta öğreticilerin günlük çalışma süresi en fazla 8 saattir. Kurum Müdürü, Cumartesi, Pazar günleri de dâhil olmak üzere, uzman ve usta öğreticilere günün 8.00-23.00 saatleri arasında görev verebilir.” hükümlerini içermektedir. Davacının, çalışma esasları ile çalışması sırasında tabi olacağı statü yukarıda sıralanan mevzuat çerçevesinde ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş olup; anılan düzenlemelere egemen ilkeler ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13’üncü maddesinde yer alan “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” hükmü de gözetildiğinde; çalışma ilişkisinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelenmeye olanak verecek bir bağımlılık ilişkisinin bulunmadığı, usta öğreticilerin öngörülen ve önceden belirlenen süre dâhilinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da
ücrete hak kazandıklarını göstermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.09.2008 gün 2008/10-555 Esas 2008/530 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, tam gün esası ve aylık karşılığı olmayan çalışmanın part-time çalışma olduğunun belirgindir.
Somut olayda; davacının dava konusu dönemde ek ders ücret bordrolarında gösterilen günlük çalışma saatlerine göre aylık çalışma günü belirlenerek, aylık bazda saat cinsinden 7,5 saatlik çalışma (1) gün kabul edilmek suretiyle davalı Kuruma bildirimlerin yapıldığı dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda resmi belgelerde belirtilen bu ders saatlerinden sonra kursta kalmasının haklı bir gerekçesi bulunduğuna dair dosyada delil bulunmadığı gibi, çalıştığı günlük süreler nazara alındığında anılan çalışmalarının kısmi (part-time) çalışma niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Buna bağlı olarak işverence yapılan işlemlerde bir isabetsizlik bulunmadığından davanın reddi gerekirken, puantaj ve ek ders ücret bordrolarıyla çelişecek şekilde davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.