1. Hukuk Dairesi 2016/6063 E. , 2019/1421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar taraflar vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, 15.04.2014 havale tarihli dava dilekçesinde; mirasbırakanı ...’ın maliki olduğu 162 ada 25, 2233, 217 ada 25, 111 ada 133 ve 181 ada 24 parsel sayılı taşınmazlarını ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1999/179 E 1999/221 K sayılı ilamı ile davalılara vasiyet ettiğini, vasiyetname tarihinde mirasbırakanın 80 yaşında olup, akıl sağlığının yerinde olmadığını, sağlık raporu alınmaksızın işlemin yapıldığını ileri sürerek, muvazaa ve irade fesadı sebebi ile dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa saklı payları oranında iptal ve tescilini, bunun da mümkün olmaması halinde miras payına isabet edecek bedelin tahsilini istemiştir.
Yargılama sırasında davacı, 17.04.2015 tarihli dilekçesi ile; açtığı davayı 4721 sayılı TMK’nın 557. ve 558. maddeleri uyarınca ıslah ettiğini, mirasbırakan tarafından düzenlenen vasiyetnamenin irade fesadı altında yapıldığını, muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini, olmazsa saklı payları oranında iptalini, yoksa da miras payına isabet eden bedelin faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
Davalı, mahkeme huzurunda tanzim edilen vasiyetname tarihinde mirasbırakanın hukuki işlem ehliyetinin bulunduğunu, mirasbırakanın dava konusu olmayan bir taşınmazını da 21.07.2008 tarihinde ... Noterliği’nin 4772 yevmiye no’lu işlemi ile vasiyet ettiğini, bu işlem tarihinde alınan rapor uyarınca da akıl sağlığının bulunduğunu, öte yandan mirasbırakanın başka taşınmazlarının olduğunu, sağlığında davacı ve eşine de taşınmazlar verdiğini bildirip, davanın reddini savunmuş, davacının 17.04.2015 tarihli dilekçesine karşı, iddianın değiştirilmesine ve genişletilmesine muvafakat vermediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, eldeki davada ıslah mümkün olmadığından davalının savunmasının yerinde olduğu, tapu kayıtlarının halen mirasbırakan adına kayıtlı olması nedeniyle de davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür (6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 119/1-e). Aynı Kanunun 25. 26. ve 31. maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hâkim kanunda gösterilen istisnalar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise, belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.
Öte yandan, hâkim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HMK"nin 33.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, iddiaların ileri sürülüş biçimi ve tüm dosya içeriğine göre; dava, hukuki ehliyetsizlik ve irade fesadına dayalı vasiyetnamenin iptali, olmazsa tenkis, bunun da mümkün olmaması halinde tazminat isteğine ilişkindir.
Her ne kadar mahkemece, davacı tarafın 17.04.2015 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiş ise de, anılan dilekçenin davayı aydınlatıcı mahiyette ibraz edildiği, dava dilekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde dayanılan maddi vakıalar ile netice-i talebi açıkladığı, davacının iddiasını değiştirmediği ya da genişletmediği tespit edilmiştir. Davanın yukarıda açıklanan mahiyeti itibariyle davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu ortadadır.
Hal böyle olunca, taraf delillerinin usulüne uygun toplanması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.