16. Hukuk Dairesi 2016/8814 E. , 2019/3105 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... İli Yıldızeli İlçesi Banaz Köyü çalışma alanında bulunan 148 ada 6 parsel sayılı 499,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve sit alanı kapsamında olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ile ... ve arkadaşları miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Hazineye karşı tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 11.03.2016 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 108,85 metrekarelik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin davacı ... adına, kalan 1/2 hissesinin ise ölü Mehmet Doğan mirasçıları adlarına aynı adaya son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar ... ile ... ve arkadaşları, kendilerine ait 148 ada 5 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının dava konusu 148 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit gördüğü iddiasıyla, keşifte belirlenecek bu kısmın tapusunun iptali ile kendilerine ait parsele eklenmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacıların murisinden kaldığı ve bitişikte kendilerine ait olan parselle bir bütün halinde kullanıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davacılar, dava konusu taşınmazın 1999 yılında vefat eden murisleri Mehmet Doğan"dan intikal ettiğini ve terekenin taksim edilmediğini ileri sürdüklerinden, çekişmeli taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Medeni Kanun’un 640. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliği halinde sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler." denmiştir. Görüleceği üzere iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet durumunda, bir miras ortaklığı oluşur ve oluşan bu ortaklığın tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur. Dolayısıyla, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir taşınmaza ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 702. maddesi uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir veya bir kısım mirasçıların, özellikle acele hallerde miras ortaklığının menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına dava açmaları mümkün ise de, bu şekilde açılan bir davanın tüm mirasçıların katılımı sağlanmadan yürütülmesi mümkün değildir. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılmalarının sağlanması ya da muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi gerekir.
Somut olayda, muris ... mirasçılarından... davada taraf değildir. Her ne kadar davacılar dava dilekçelerinde...’ın, murisin 10.06.2005 tarihli vasiyetnamesiyle mirastan mahrum edildiğini belirtmişlerse de, dosyada bu vasiyetname bulunmamakta olup, mirasçılık belgesine göre bu kişinin mirasçı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında Mahkemece, davacı tarafa davada yer almayan diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması ya da muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için süre ve imkan tanınması gerekirken bu husus gözden kaçırılmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davacılara davada yer almayan mirasçıların davaya katılımlarının ya da muvafakatlerinin sağlanması veya terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere süre ve imkan tanınmalı, bu suretle aktif dava ehliyetinin sağlanması halinde işin esasına girilip tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davacılardan ... mirasçıları tarafından paya yönelik açılan dava sonucunun davacı ... tarafından dava edilen payı da etkileyecek olması nedeniyle diğer hususların şimdilik incelemesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.