15. Hukuk Dairesi 2016/5524 E. , 2017/544 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli talebinden ibarettir. Yerel mahkemenin 11.12.2014 tarih, 2015/3405 Esas, 2015/4801 Karar sayılı davanın usulden reddine ilişkin kararının davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 06.10.2015 tarih, 2015/3405 Esas, 2015/4801 Karar sayılı kararı ile usulden bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Davacı yüklenici şirket vekili, müvekkili şirketin davalı borçlunun elektrik projeleri ve tesisatları konusunda işlemlerini ve tedarikçiliğini yaptığını, bu hizmetlerin karşılığında davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, bunun üzerine davacı şirket tarafından Söğüt İcra Dairesi"nin 2014/407 Esas sayılı dosyası ile 6.524,22 TL tutarında fatura ve cari hesaba dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun 02/06/2014 tarihinde kötüniyetli olarak borca itiraz ederek takibin durdurduğunu, davalı her ne kadar borca itiraz etmişse de, takibin dayanağı olan faturalara yasal süresi içinde itiraz etmemek suretiyle kesilmiş olan faturaların mündericatını kabul ettiğini, davalının itirazı haksız ve süre kazanmaya yönelik bir itiraz olduğunu, bu nedenle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptâline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20"sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, faturaların münderecatının müvekkili tarafından kabul edildiği hususu gerçeğinin yansıtmadığını, zira müvekkilinin hem borca hem borcun konusuna itiraz ettiğini, itirazın iptâli davasında kural olarak ispat külfeti alacaklı davacıya ait olduğunu, davacı delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayandığını, müvekkilinin ticari bir işletme sahibi olmadığından müvekkilinin ticari defter ve kaydının bulunmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile birlikte %20"den aşağı olmamak üzere davacının aleyhine müvekkil lehine tazminata hükmedilmesini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Söğüt İcra Müdürlüğü"nün 2014/523 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı şirket tarafından borçlu davalı aleyhine faturaya istinaden 6.524,22 TL asıl alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 31.03.2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 02.04.2014 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında mali müşavir bilirkişi incelemesi yaptırılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan yargılamanın, araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğundan söz edilemez. Şöyle ki; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu sabit olmamakla birlikte davacı yüklenicinin projede belirtilen imalâtları yapıp yapmadığı, bu imalâtların iş sahibi yararına olup olmadığı keşif yapmak suretiyle araştırılarak inceleme yapılmadan mali müşavir bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır. Kaldı ki iş bedeli konusunda da taraflar arasında bir uyuşma bulunmamakta, bir başka deyişle iş bedeli de belirsiz bulunmaktadır. Yetersiz inceleme ve bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
O halde mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK"nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman elektrikçi bilirkişi aracılığıyla yerinde keşif yapılmak suretiyle, davacının davalıya ait kümese yaptığı imalâtlar üzerinde inceleme yapılarak mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişle rapor almak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 526 (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 410) ve devamı maddelerine göre yapıldığı iddia edilen imalâtların bedelinin vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca yapıldığı zamanlardaki mahalli serbest piyasa rayiçleri dikkate alınarak hesaplatmak, davacının talebini aşmamak üzere itirazın iptâline karar vermek, iş bedelinin hesaplanmasının yargılamayı gerektirdiği, alacak talebinin likid olmadığı gözetilerek icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.