3. Ceza Dairesi 2019/11189 E. , 2019/12490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Gerekçeli karar başlığında, şikayetten vazgeçen ...’in sıfatının “mağdur” yerine “müşteki” olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
2) Sanığın eşi olan mağduru 5237 sayılı TCK"nin 6/1-f.4 maddesi gereğince silahtan sayılan kemer ile kasten yaraladığı olayda, sanığa 5271 sayılı CMK"nin 226. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK"nin 86/3-e maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı verilerek, TCK’nin 86/2. maddesi uyarınca verilen temel cezanın birden fazla ağırlaştırıcı nedenin (TCK"nin 86/3-a, 86/3-e maddeleri) birarada bulunması nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmemesi ve TCK’nin 86/3-a maddesi uyarınca arttırım yapılan paragrafda, TCK’nin 86/3-e maddesinin de gösterilmemesi,
3) Sanık hakkında, mahkemenin 31.07.2007 tarihli ve 2007/132 Esas – 2007/445 Karar sayılı ilk kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 86/2, 86/3-a, 52/2. maddeleri uyarınca 3600 TL adli para cezasına karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyizi üzerine 2. Ceza Dairesinin 05.02.2009 tarihli ve 2008/18165 Esas - 2009/4115 Karar sayılı ilamı 5271 sayılı CMK"nin 231/5. maddesi yönünden değerlendirilmesi gerekçesi ile bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında TCK"nin 86/2, 86/3-a, 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasına hükmolunduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.02.2016 tarihli ve 2014/71 Esas - 2016/42 Karar sayılı ilamı gereğince sanığın 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkı nedeniyle sanık hakkında bozma öncesi hükmedilen adli para cezasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 12.06.2019 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 31.07.2007 tarihli bozma öncesi ilk hükümde sanık ...’ın yaralama suçundan TCK"nin 86/2, 86/3a, 52/2 maddeleri gereğince 3600 TL APC cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 05.02.2009 tarihli ilamı ile CMK 231/5 maddesinin değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle sanık lehnine hükmün bozulmasına karar verildiği, ilk hükümdeki 3600 TL APC’nin sanık lehine kazanılmış hak oluşturduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Bozma üzerine mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda sanık hakkında, TCK"nin 86/2, 86/3-a, 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasına hükmolunduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanmasına karar verilmiş ve bu karar da sanık tarafından temyiz edilmiştir.
Aleyhe temyiz bulunmayan son kararda mahkemece uygulama yapılırken temel hapis cezasının teşdiden belirlenmemesi ve hakkında bozma öncesi kazanılmış hak teşkil eden 3600 TL APC’na hükmolunmadığı anlaşılmış ise de, aleyhe temyiz bulunmadığı gibi mahkemenin kabul ve takdirinde de suç vasfına yönelik bir hata da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu taktidirde, sanık hakkında CMUK 326/son maddesi gereğince kazanılmış hak teşkil eden 3600 TL adli para cezasına dair ifadenin hüküm fıkrasına eklenmek, temel cezanın teşdiden belirlenmemesi yönünden ise eleştirilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Yeni ceza adaleti kapsamında kabul edilen kanunlarda kanun koyucunun temel amacı anlaşmazlıkları mümkün olan en kısa sürede bitirmektir. Yıllar süren davaların ülkemiz insanının adalete olan güvenini sarstığı ortadadır. Uyuşmazlıkları adil sürede bitirmek yargı, mahkeme gibi kavramlara olan inancın zayıflamasının önüne geçmek yargıya düşen bir görevdir. Burada mahkeme hükmünün bozulmasında hiçbir hukuki yarar mevcut olmayıp; aksine bozma kararı adaletin gerçekleşmesinin geçikmesi, müeyyidenin etkisizleşmesi hatta dava zamanaşımının gerçekleşmesi gibi olumsuzluklara sebep olacaktır.
Sanığın alacağı ceza, kazanılmış hak nedeniyle 3600 TL adli para cezasından ibarettir.
Suçun niteliğinde (vasfında) yanılgıya düşülmesi hariç olmak üzere, daha ağır cezayı gerektiren nedenlerden bir veya bir kaçının uygulanmaması gibi durumların varlığı halinde Yargıtayca yol göstermek ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla tesbit edilen yasaya aykırılıklar konusunda eleştiri yapılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanması düşüncesinde olduğumdan çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.