22. Hukuk Dairesi 2015/27644 E. , 2015/29701 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2015
NUMARASI : 2013/227-2015/711
DAVA : Davacı, Y. A. A. Şubesinin kapatılmasının ve faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik işlemin kanunsuz lokavt olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili sendikanın davalı Y. A."de sendikal örgütlenme çalışması başlattığını, davalı işverenin sendikal örgütlenmeyi zorlaştırma amacıyla pek çok şubeyi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesine aykırı biçimde muvazaalı olarak alt işverenler eliyle yönettiğini, davalı Y. Kargo"nun alt işvereni olan davalı D. U."un yüklenici olarak işlettiği Ataç Şubesi"nde de işçilerin sendikaya üye olmalarını önlemek ve düşük ücretle çalıştırmak için muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin tesis edildiğini, Y. Kargo A.Ş."nin hem kanuni hem fiili anlamda asıl işveren olduğunu, bu açık kanuna aykırı duruma karşın müvekkili sendikanın örgütlenme çalışmasını sürdürerek işçileri üye yaptığını ve Y. Kargo Ataç Şubesi"nde gerekli üye çoğunluğunu sağladığını ve bu yöndeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tespitinin D. U."a bildirildiğini, daha önce iki işçiyi işten çıkartan işverenin, çoğunluk tespit yazısının eline ulaşması üzerine topyekün saldırıya geçtiğini, 29.01.2013 tarihinde akşam saatlerinde tüm işçileri toplayan işverenin, üye işçilere sendikadan istifa etmelerini aksi halde şubenin kapatılarak tümünün işten atılacağını söylediğini, ancak Anayasal ve kanuni teminat altındaki sendikalaşma hakkından vazgeçmeyen işçilerin istifa etmediğini ve çalışmaya devam ettiğini, daha sonra işçilere işyerinin kapatıldığı ve işçilerin işine son verildiğinin bildirildiğini, ertesi gün işyerine gelen işçilerin işyerinin kapalı olduğunu gördüklerini, asılmış olan ilandan öğrendikleri yeni işyeri adresine gittiklerinde davalı tarafın Ataç şubesi adıyla yeni yüklenici S. S. tarafından faaliyet yürüttüğünün söylendiği ve işçilerin işe başlatılmadığını, işten atılan işçilerin tamamının sendika üyesi olduğunu, davalı tarafın bu tasarrufunun kanunsuz lokavt uygulaması olduğunu, olayda henüz çoğunluk tespit yazısının yeni geldiğini, fakat işverenin kötü niyetli bir biçimde işyerini kapattığını ve üye işçileri işten attığını, bu uygulamanın kanunun tanımladığı kanunsuz lokavtın tipik örneği olduğunu ileri sürerek “F. Mah. S. Sok. No:20/11-12 Yenişehir/ Ankara” adresindeki Y. A. Ataç Şubesinin kapatılmasının ve faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik işlemin kanunsuz lokavt olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Y. A. vekili, işçilerin tamamının müvekkili şirkete bağlı olarak değil bir başka işveren D. U."a bağlı olarak çalıştıklarını, bu sebeple davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, acente işveren olan D. U."un bağımsız bir işveren olduğunu, diğer davalı S. S."ın da bağımsız bir işveren olduğunu, acente ve diğer şirketlerde çalışıp da müvekkil aleyhine açılan davaların husumet yönünden reddedildiğine dair mahkeme kararları bulunduğunu, acentede çalışan tüm işçileri ile acente arasında iş sözleşmesi bulunduğunu, davanın esastan da reddinin gerektiğini, müvekkil şirket ile acente arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacı sendikanın acentelere ait işyerinde ayrı ayrı yetki başvurusu yaptığını ve bu durumun müvekkilinin gerçek işveren olduğu iddiası ile çeliştiğini, kaldı ki davacı sendikanın işkolu barajının altında olması sebebiyle ehliyetli bir sendika olmadığını, sendikanın kötü niyetli hareket ettiğini, muvazaa iddiası mevcut iken tüm işletmede % 40 çoğunluğun sağlanması gerektiğini, bu durumda da tek bir işyerinin kapatılmasının kanuni lokavt tanımını oluşturmayacağını, davacı sendikanın, hiçbir hukuki yararı olmadığını ve tamamen kendisi ile çelişen iddialara dayalı olarak bu davayı ikame ettiğini, savunarak davanın husumet yönünden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı D. U. vekili, davaya husumet yönünden itiraz ettiklerini, müvekkilinin çalıştırmış olduğu işyerini ekonomik sebeplerle kapatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin işyerinde kanuni olarak uygulanmış grev söz konusu olmadığı içindir ki, kanun dışı lokavt yapılmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin işyerinde ayrıca, o işyerini çalıştırdığı tarihte hiçbir sendikanın örgütlü ve yetkili olması durumunun söz konusu olmadığını, davacı sendikanın iddiası ile ilgili suç duyurusunda bulunmuş olsa da takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin işyerini ekonomik sebeplerle kapattıktan sonra başkaca bir işyeri açmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı S. S. vekili, müvekkilinin yıllarca Y. A. bünyesinde çalıştığını, daha sonra acentelik başvurusu yaparak kendi işletmesini oluşturduğunu, müvekkilinin sadece yeni şube açtığını, Ataç şubesinde olan bitenlerden habersiz olduğunu, müvekkilinin bu davanın tarafı olmadığını, husumetin yanlış yöneltildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı S. S. yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş, diğer iki davalı yönünden ise, aradaki ilişkinin muvazaalı olduğu, D. U."a ait birimin bağımsız bir işyeri olmadığı, muvazaa bulunması karşısında Y. Kargo A.Ş."de çalışan tüm işçilerin de işten uzaklaştırılmasının söz konusu olmaması, kaldı ki teknik anlamda toplu iş sözleşmesi süreci bulunmadığı da değerlendirildiğinden somut olayda kanun dışı lokavtın unsurlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 71. maddesi anlamında kanun dışı lokavtın tespiti istemine ilişkindir.
Lokavt kavramı, 6356 sayılı Kanun"un 59. maddesinin birinci fıkrasında “İşyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi kararıyla veya bir kuruluşun verdiği karara uyarak, işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasına lokavt denir” şeklinde tanımlanmıştır.
Kanun dışı lokavt ise, 6356 sayılı Kanun"un 59. maddesinin üçüncü fıkrasında, kanuni lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavt olarak ifade edilmiştir. Tanıma göre kanun dışı lokavtın tespiti için, kanuni lokavtın şartlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanuni lokavt, 6356 sayılı Kanun"un 59. maddesinin ikinci fıkrasında “Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması ve işçi sendikası tarafından grev kararı alınması hâlinde bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan lokavt” şeklinde tanımlanmıştır. Şu halde, kanuni lokavt için, öncelikle, bir toplu iş sözleşmesi bağıtlamak amacıyla sendikanın yetki belgesi alması, daha sonra yetkili sendika ile işyeri veya işletme arasında aynı Kanunun 46 ve devamı maddeleri gereğince toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapılması, görüşmeler sırasındaki uyuşmazlık üzerine arabuluculuk aşamasından geçilmesi ve buna rağmen uyuşmazlığın giderilememesi sebebiyle bu durumun tutanak altına alınması gerekmektedir. İşte bu aşamalar geçtikten sonra ve ayrıca 6356 sayılı Kanun"un 62. maddesi uyarınca grev yasaklarının bulunmaması şartları gerçekleştiğinde, sendika tarafından usulünce alınacak grev kararının tebliği üzerine işveren sendikası yahut işveren tarafından alınan lokavt kararı, kanuni lokavt olarak tanımlanabilecektir. Yukarıda belirtildiği üzere, bu şartları taşımayan lokavt, kanun dışı lokavt olarak tanımlanmak gerekmektedir.
Diğer taraftan, 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkindir. (CANBOLAT, Talat, Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul 2013, sh.128 - DOĞAN YENİSEY, Kübra, İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul 2007, sh.344) Dairemizin uygulaması da, işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2013/15050 esas, 2013/15221 karar sayılı ilâmı)
Yukarıda belirtildiği üzere, kanuni tanımda lokavt için işyerindeki işçilerin topluca işten uzaklaştırılması gerektiği ifade edilmiş ise de, maddede ifade edilen “İşyeri” kavramının bir toplu iş sözleşmesi birimi olarak kabul edilmesi 6356 sayılı Kanun"un sistemi açısından zorunludur. Bu itibarla, işletme toplu iş sözleşmesinin bölünemez niteliği de gözetildiğinde, işletme söz konusu olduğunda, lokavt için, diğer unsurlar yanında işletmedeki işçilerin topluca işten uzaklaştırılması gerekmektedir. (TUNÇOMAĞ, Kenan – CENTEL, Tankut, İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2013, sh.503; NARMANLIOĞLU, Ünal, İş Hukuku Toplu İş İlişkileri, İstanbul 2013, sh.694)
Bu genel açıklamalar ışığında davacının temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu noktada öncelikle belirtmek gerekir ki, davanın S.s yönünden husumet yokluğu gerekçesiyle yazılı şekilde reddi isabetlidir.
Dosya içeriğinden, davalı D. U. ile diğer davalı Y. A. arasında imzalanan sözleşme ile D. U. firmasının acente olarak tayin edildiği ve Y. A. taşımacı firmasına ait taşıtların yükleme, boşaltma, gümrükleme ve pazarlama işlemleri ile diğer acentelik hizmetlerinin acente olarak tayin edilen D. U. tarafından yerine getirileceği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacı sendikanın, D. U. işyerine ilişkin yapmış olduğu 11.01.2013 tarihli yetki başvurusu sonrasında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan 17.01.2013 tarihli tespit ile davacı sendikanın kanunun aradığı gerekli çoğunluğu sağladığının belirlendiği görülmüştür. Ancak dosya kapsamından, işveren tarafından söz konusu çoğunluk tespitine itiraz edildiği ve davanın halen Ankara 18. İş Mahkemesinin 2013/22 esas sayılı dosyası ile derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dosya kapsamı ile D. U. işyerine ait Sosyal Güvenlik Kurumu dönem bordrolarına göre, davacının yetki başvurusundan sonra olmak üzere Ocak 2013 döneminde işyerinde çalışan onsekiz işçinin tamamının iş sözleşmesi feshedilmiştir. Davalı D. U. vekili de, müvekkilinin ekonomik sebeplerle işyerini kapatmak zorunda kaldığını savunmuştur.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, somut durumda lokavtın söz konusu olup olmadığının belirlenmesi için, mahkemece öncelikle işletme yahut işyeri niteliğinin tespiti şarttır. Bununla birlikte, işletme yahut işyeri niteliğinin tespiti ise yetki tespitine itiraza ilişkin Ankara 18. İş Mahkemesi"nin 2013/22 esas sayılı dosyası ile belirleneceğinden, anılan davanın sonucunun beklenmesi gerekmektedir. Söz konusu dava neticesinde, işletmenin mevcudiyeti tespit edilirse şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir. Ancak dava konusu birimin işyeri niteliğinde olduğu tespit edilirse, toplu görüşme süreci başladıktan sonra işyerindeki işçilerin topluca işten uzaklaştırıldığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.11.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.