Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- İddianame içeriğindeki anlatıma ve gerekçeli karardaki kabule göre, kardeş olan katılanlar ... ve ... dışarıdan gelen gürültü üzerine dışarı çıktıklarında, sanığın her iki katılana hitaben sinkaflı sözlerle hakaret edip elindeki bıçakla katılanları tehdit eylemlerini her iki mağdura kısa zaman aralığı içinde, aynı olay nedeniyle ve aynı suç kastı ile yönelttiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK"nın 43/2. maddesinin uygulanma ihtimalinin tartışılması gerektiği gözetilmeyerek ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması, 2- Sanığın katılanlar ... ve ... ... yönelik, silahlı tehdit eyleminden farklı zamanda ve yerde işlediği tehdit suçlarından kurulan hükümler yönünden ise, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçlarının uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.