Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; kocanın kabul edilen boşanma davası ve fer"ileri ile kendi davasında reddedilen tazminat istekleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece velayeti babaya bırakılan tarafların müşterek çocuğu 2001 doğumlu B. E..duruşmada alınan beyanında velayet tercihini babasından yana kullanmıştır. Uzman Psikolog raporunda ise babanın sorunları çocuğa yansıttığı, onu taraf yapıp annesine karşı doldurduğu, bu nedenle çocuğun anneye ihtiyacı olmasına ve annesiyle öncesinde iyi ilişkileri olmasına rağmen annesine karşı tepki duymaya başladığı, bu durumun çocuğun psikolojisini olumsuz etkilediği, küçüğün yaşananlar nedeniyle hayli yıprandığı, annesiyle yaşamasının onun psikolojik sağlığı için iyi olacağı belirtilerek, küçüğün velayetinin annesine verilmesinin küçüğün sosyal-psikolojik gelişimi ve psikolojik sağlığı açısından daha yararlı olacağı bildirilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan tutanağa göre davalı annenin 2012 yılı Aralık ayında 3-4 defa çocuğu görmek için okula gittiğinde babasının çocuğun görüşmesini engellediği anlaşılmıştır. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md, 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK. md.339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)"dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yukarıda açıklanan uzman raporunda belirlendiği ve dosyada diğer delillerle de desteklendiği üzere müşterek çocuğun üstün yararı velayetinin annesine verilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle üstün yararı gereği velayetinin annesine bırakılması gerekirken, babasının yönlendirmesi ve etkisi ile yaptığı tercihi gözetilerek velayetin babaya verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.m.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle velayet ve davalı-davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönlerinden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.12.2013 (Salı)