Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11335
Karar No: 2019/1380
Karar Tarihi: 18.02.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11335 Esas 2019/1380 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, müşterek paydaşı oldukları taşınmazda dava dışı paydaş tarafından harici satım sözleşmesi ile bir kısım payın davalıya devredildiği iddiasıyla davalı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonunda dava konusu payların davalı adına tescil edildiğini ancak bu paylar üzerinde müvekkillerinin yasal önalım hakkının bulunduğunu belirterek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazdaki paylarını satın aldığını, satın aldığı tarihte dava konusu taşınmaz ile ilgili itiraz davası görüldüğü için tescil talebinde bulunamadığını, tapu iptali ve tescil davası açmak zorunda kalındığını savunmuştur. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, taşınmazın eylemli paylaşımı olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Sonuç olarak, karar bozulmuş ve davacıların önalım hakkının varlığı konusunda araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri: Tapu Kanunu'nun 2. maddesi, Medeni Kanun'un 713. maddesi ve İçtihadı Birleştirme Kararı'nın 17/1 sayılı maddesi.
14. Hukuk Dairesi         2016/11335 E.  ,  2019/1380 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 02.12.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine davanın reddine ilişkin verilen hükmün temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; yeniden davanın reddine dair verilen 05.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin müşterek paydaşı bulunduğu taşınmazda dava dışı paydaş tarafından harici satım sözleşmesi ile bir kısım payın davalıya devredildiği iddiasıyla davalı tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonunda dava konusu payların davalı adına hükmen tescil edildiğini ancak bu paylar üzerinde müvekkillerinin yasal önalım hakkının bulunduğunu belirtilerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazdaki paylarını 25.04.1995 ve 28.08.1997 tarihlerinde satın aldığını, nizasız ve fasılasız kullandığını, satın aldığı tarihte dava konusu taşınmaz ile ilgili kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası görüldüğü için tescil talebinde bulunamadığını, 10.08.2004 tarihinde satıcı ile düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi yaptıklarını, satıcının devir borcunu yerine getirmemesi üzerine tapu iptali ve tescil davası açmak zorunda kalındığını, dava konusu payın mahkeme kararı ile tescil edildiğini, bu durumu davacıların da bildiğini, taşınmazın öteden beri fiilen taksim edilerek kullanıldığını, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 24.10.2013 tarihli 2013/2898 Esas, 2013/14305 Karar sayılı ilamı ile " incelenen tapu kaydı ve dosya kapsamına göre davaya konu pay ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.07.2011 tarihinde kesinleşen 2010/591 Esas, 2011/312 Karar sayılı ilamı ile tapuda 28/09/2011 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir. Davalı savunmasında taşınmazın 2000 m2"lik kısmının zilyetliğini kadastro tesbitine itiraz davası sırasında 25.05.1994, 28.08.1997 tarihlerinde devir ve teslim aldığını ileri sürmüş ise de, o tarihte devam etmekte olan kadastro tesbitine itiraz davasına müdahil olmadığı gibi M.K.nun 713. maddesinde kendisine tanınan haklarını da kullanmamıştır. Tapulama tesbitine itiraz davası kesinleştikten sonra 10.08.2004 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin de yapılması karşısında davalının savunmasına itibar edilemiyeceğinden, davacıların önalım haklarının bulunduğunun kabulü gerekir.
    Ancak ne var ki önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip, her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Davalı, fiili taksim olgusunun varlığını savunmalarında ileri sürdüğüne göre yukarıdaki esaslar doğrultusunda, ileri sürülen bu savunmanın mahkemece araştırılması, bu konudaki taraf delillerinin toplanması, taşınmaz üzerinde eylemli kullanma olup olmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Somut uyuşmazlıkta; davaya konu ... İli, ... İlçesi, 6 parsel sayılı taşınmazın Uyap sisteminden elde edilen tapu kaydından, davacıların paydaşlıklarının kalmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydının temini ile davacıların aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi