12. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/7585 Karar No: 2021/3105 Karar Tarihi: 17.03.2021
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/7585 Esas 2021/3105 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2020/7585 E. , 2021/3105 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, imzaya itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince, imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor ile Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen raporların birbirini teyit eder nitelikte olduğu, her iki raporda da imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği ve bu gibi durumlarda imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle davalı-alacaklının istinaf talebinin esastan reddine dair hüküm kurulduğu görülmektedir. Somut olayda; takip konusu bonodaki imza üzerinde grafolog bilirkişi tarafından yapılan inceleme üzerine düzenlenen 21.07.2017 tarihli raporda; senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı tespit edilmiştir. Anılan rapora karşı borçlunun itirazı üzerine mahkemece yeniden imza incelemesi yaptırılmak üzere dosya Adli Tıp Kurumu Başkanlığı"na sevk edilmekle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 25.07.2018 tarihli raporda ise; inceleme konusu senetlerde atılı imzaların davacı borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtilmesi üzerine mahkemece bu kez her iki rapor arasında çelişki bulunması ve bu çelişkinin giderilmesi bakımından dosyanın Ankara Jandarma Kriminal Komutanlığı"na tevdi edilerek anılan Kuruma bağlı 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor düzenlenmesinin istenildiği, buradan alınan 10.07.2019 tarihli raporda yine kesin kanaat bildirilmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece imzaların aidiyetinin belirlenememesi sebebiyle kesin kanaat bildirilemeyen raporların borçlu lehine yorumlanması gerektiğinden bahisle davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de, dosyada mevcut 21.07.2017 tarihli Grafolog Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu yönünde kesin kanaat bildirildiği, bahsi geçen raporun uzman bilirkişi tarafından gerekli cihazlar kullanılmak suretiyle usulüne uygun inceleme sonucunda hazırlandığı ve keşide tarihinden evvel atılı mukayeseye esas belgeler ile istiktab tutanağı üzerinden değerlendirme yapıldığı, dolayısıyla usul ve yasaya uygun olup kesin kanaat içeren ilk raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmektedir. O halde davanın reddi gerekirken borçlu lehine değerlendirme yapılmak suretiyle takibin durdurulmasına karar verilmesi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi"nin 20.08.2020 tarih ve 2020/1016 E.- 2020/1758 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.11.2019 tarih ve 2016/442 E. - 2019/1131 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.