11. Hukuk Dairesi 2018/5827 E. , 2019/6770 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2017 tarih ve 2012/161 E- 2017/575 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/10/2018 tarih ve 2018/326 E- 2018/1033 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin tanınmış "BOLÇİ" markasının yaratıcısı olduğunu ve markayı 2002 yılında adına tescil ettirdiğini, davalının da müvekkiline ait markanın tanınmışlığından yararlanmak kastıyla hareket ettiğini ve kötü niyetli olduğunu, "BEYÇİ" markası altında faaliyetlerini yürüttüğünü, anılan ibarenin davalı adına tescilli bulunduğunu, müvekkili markası ile davalının söz konusu markası arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlığı nedeniyle üstün bir korumadan yararlanması gerektiğini, dava konusu markanın haksız yarar sağladığını, müvekkili markasının ayırt ediciliğini ve itibarını zedelediğini ileri sürerek davalının 2007/59834 sayılı "BEYÇİ" ibareli markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu markanın müvekkili tarafından dava dışı şirkete iki yıl önce devredildiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, "Bolu Çikolatası" ibaresinin bir coğrafi işaret olup marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, "BEYÇİ" markasının 2007 yılından beri kullanıldığını, davacının kötü niyet iddialarının yersiz olduğunu, taraf markaları arasında iltibasa yol açacak bir benzerliğin bulunmadığını, markanın tescilinden beş yıl sonra davacının açmış olduğu iş bu davanın hakkın kötüye kullanımı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu markanın sicildeki malikinin davalı olduğu, taraf markalarının 30. sınıfta tescilli oldukları, taraf markalarında ön plana çıkan hususun bir bütün olarak "BOLÇİ" ve BEYÇİ" ibareleri olduğu, her iki markanın da "B" harfi ile başlayıp "Çİ" eki ile bittiği, taraflara ait ürünlerin daha çok dinlenme tesislerinde satıldığı hususu nazara alındığında ürünlerin ortalama alıcı kitlesi, son kullanıcıları, malın alımına ayrılan zaman, satışa sunulma kanalları ve biçimi itibari ile markalarla ilk kez karşı karşıya kalan tüketiciler tarafından aralarında bağlantı kurulma ve sonraki markanın önceki markanın sahibi ile ilişkilendirilme veya marka sahiplerinin ekonomik olarak
bağlantılı olduğunu düşünme ihtimalinin yüksek olduğu, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi kapsamında taraf markalarının karıştırılmaya müsait bulunduğu ve bu suretle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalıya ait 2007/59834 sayılı "BEYÇİ" ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı vekilinin istinaf başvurularının, hükümsüzlüğü istenen markanın sicilde davalı adına tescilli olması nedeniyle davalıya husumet yöneltilerek açılmasında bir isabetsizlik olmadığı, dava konusu markanın kapsamında yer alan "şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler" ürünlerinin daha çok çocuklara hitap ettiği de gözetildiğinde hükümsüzlüğü istenilen "BEYÇİ" ibareli marka ile davacının "BOLÇİ" ibareli markası arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, dava konusu markanın tescil tarihi olan 05.09.2008 tarihinden yaklaşık üç buçuk yıl sonra eldeki davanın açıldığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve markanın hükümsüzlüğü hususunun herkese karşı ileri sürülebilecek mahiyette bulunmasına göre davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.