Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, Mahkemenin 12.06.2012 tarih ve 2010/393 Esas ve 2012/483 Karar sayılı hükmünün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 26.02.2013 tarihli yazısına istinaden mahkemece ortadan kaldırılıp yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulduğu, bu sebeple temyizin konusunun Mahkemenin 26.04.2013 tarih ve 2013/202 Esas ve 2013/250 Karar sayılı hüküm olduğunun kabülüyle dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Tehdit suçunun imzasız bir mektup ile işlenmesi halinde, bu nitelikli unsurun uygulanabilmesi için, kimin tarafından yazıldığının muhatabınca anlaşılamamış olması gerekmektedir. Somut olayda, mektup niteliğindeki yazıların kimin yazdığının mağdur tarafından anlaşılması karşısında, imzasız mektupla tehdit öğesinin oluşmadığı gözetilmeden ve eylemlerin 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan, yanlış nitelendirmeyle anılan Kanunun 106/2-b maddesi uyarınca hükümler kurulması, 2- Hakaret eylemlerinin mağdurun yerine getirdiği kamu görevinden dolayı olup olmadığı tartışılmadan, sanık hakkında TCK"nın 125/3-a maddesi gereğince mahkumiyet hükümleri kurulması, Kanuna aykırı, sanık ..."ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.