10. Hukuk Dairesi 2013/18801 E. , 2014/13380 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Dr. ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1) Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu Kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2013 yılı için, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1.820,00 TL olarak değiştirmiştir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının tespitinde alacağın tamamı gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması HUMK"nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 09.04.2008 tarih ve 2008/15-312 Esas, 2008/306 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, itirazın iptali davalarında verilen hükümlerin miktar yönünden temyizlerinin mümkün olup olmadığının belirlenmesinde, salt asıl alacak tutarının değil, onunla birlikte, harcı ödenmek suretiyle müddeabihe dahil edilerek dava veya takip yoluyla istenilmiş olan işlemiş faiz miktarının da gözetilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, kesinlik sınırının belirlenmesinde dava konusu ( müddeabih ) menkul ya da alacağın değeri esas alınır. İcra ( inkar ) tazminatı ve giderler hesaba katılmaz ( YHGK. 13.1.1988 gün, 1988/13-586 E. ve 25 K. sy. ilamı )
Somut olayda, yerel mahkemenin gerekçesi de gözetildiğinde, reddine karar verilen 1.024,00 TL miktar, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması reddedilen miktar itibariyle mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle kesinliği nedeniyle reddi gerekir.
2) Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İcra İflas Kanununun 67.maddesi hükmüne göre itirazın iptaline karar verilmesi halinde alacaklı taraf yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklı tarafın haklılığının tespit edilmiş olması yeterli olmayıp alacağın da likit olması gerekmektedir.
Alacağın gerçek miktarı belli ve sabit ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün ise başka bir ifadeyle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise; alacak likittir. ( Prof. Dr. Ejder Yılmaz, İcra İnkar Tazminatı Açısından “Likid Alacak” Kavramı, Bankacılar Dergisi, Sayı 67, 2008, sayfa 85) Somut olayda ise, alacağın haksız fiilden kaynaklandığı ve yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükmün, 2. bendinin silinerek yerine "alacak yargılamayı gerektirip, likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” cümlesinin eklenmesine gerekçe ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.