14. Hukuk Dairesi 2018/2969 E. , 2019/1370 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 19.09.2013 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat (komşuluk hukukundan kaynaklanan) talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların mülkiyetinde bulunan ... İli, Merkez İlçesi, 2865 ada 7 parsel sayılı taşınmazda bulunan bahçe duvarı ve ambarın, davalı taşınmazındaki hafriyat ve inşaat çalışması nedeniyle zarar görüp kısmen yıkıldığını iddia ederek maddi tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu eski taş duvarın davalı taşınmaz sınırları içinde bulunmasına rağmen davalı tarafından iyiniyetle onarıldığını, davacı yanın iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Somut olayda; davacıların zararına neden olan eylemin davalı tarafından gerçekleştirildiği hususu ispatlanamamıştır. Şöyle ki, 10.06.2014 tarihli keşif sonucu alınan 15.07.2014 tarihli inşaat bilirkişisi raporunda bahçe duvarının onarımının yapılmış olduğu, tek katlı kerpiç duvar şeklinde inşa edilmiş yapının çatısının saçtan olup kısmen yıkık olduğu, yıkım nedeninin anlaşılamadığı belirtilmiştir. Davacılardan ..."in Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne verdiği 21.08.2013 tarihli ve 7696 sayılı dilekçesi ile ilgili olarak müdürlüğün 2 inşaat mühendisi ile yaptığı araştırma neticesi düzenlenen 02.09.2013 tarihli tutanakta bahçe duvarının yıkık olduğuna ilişkin tespit yapıldığı, tek katlı yapıya ilişkin bir tespitin bulunmadığı görülmüştür. Davacıların zararı ile davalının eylemi arasında illiyet bağının varlığı ispatlanamadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.