11. Hukuk Dairesi 2018/5802 E. , 2019/6763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2017 tarih ve 2017/182 E- 2017/468 K. sayılı kararın davacı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 25/10/2018 tarih ve 2018/386 E- 2018/1105 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kırmızı renkli logo içerisinde beyaz renkli İŞBİR ibaresi ile beyaz zemin üzerine YATAK kelimesini içeren 20 ve 35. sınıf ürün ve hizmetleri de içeren tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 14.03.2016 tarihinde kırmızı renkli dörtgen içerisinde beyaz renkle yazılmış ALP ibaresi ile beyaz zemin üzerine yazılmış YATAK ibaresini içeren "ALP YATAK+şekil" ibareli, 20 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2016/22901 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni"nde ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından 2017/M-2067 sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli başvurunun tescilinin müvekkilinin "İşbir Yatak+şekil" esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili, davacının "İşbir Yatak+şekil" ibareli markaları ile davalının "Alp Yatak+şekil" ibareli başvurusunun konusu olan işaretin farklı olduğunu, bu nedenle ortalama tüketicileri iltibasa düşürmesinin mümkün olmadığını, çünkü logoların tamamen farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının "İşbir Yatak+şekil" ibareli markalarıyla davalının "Alp Yatak+şekil" ibareli başvurusu arasında sadece İŞBİR ve ALP ibarelerinin kırmızı zemin üzerine yazılmasından kaynaklı bir benzerlik olduğu, fakat zemin olarak kullanılan kırmızı zeminin davacı markasında özellik kazandırılmış bir biçimi ihtiva ettiği, buna karşın başvuru konusu işarette genel olarak bilinen ve kullanılan dikdörtgen biçimi ihtiva ettiği, YATAK ibaresinin zaten başvuru kapsamında olan bir kısım ürünler için tanımlayıcı yardımcı unsur konumunda bulunduğu, her ikisi de kırmızı zemin üzerine yazılmış olmasına karşın ALP ve İŞBİR ibarelerinin ilk bakışta farkedilebilir oldukları, ortalama tüketici ve yararlanıcıların bu iki markanın asıl ve ayırt edici unsurları olan ALP ve İŞBİR ibarelerinin sadece kırmızı zemin üzerine yazılmış olmasından kaynaklı bir karışıklığa düşmesinin gerçekçi bir yaklaşım olmadığı, çünkü her iki kelimesinin okunuş, görünüş ve anlam itibariyle çok farklı olduğu, bu farklılığın ilk bakışta ve derhal farkedilebilir nitelikte bulunduğu, markalar arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı şirket vekili, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, markalar arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığından, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı şirket vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.