14. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/3007 Karar No: 2019/1361 Karar Tarihi: 18.02.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3007 Esas 2019/1361 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir ortaklığın giderilmesi davasında, davalıya gerekli tebligatın doğru şekilde yapılmadığı gerekçesiyle mahkemenin verdiği hüküm, temyiz edilmiştir. Kararda, Tebligat Kanunu'nun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe girdikten sonra gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsendiği ifade edilmiştir. İlk aşamada, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan tebligat yapılamayacağı, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine normal bir şekilde çıkarılması gerektiği belirtilmiştir. İkinci aşamada ise, muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, yapılan tebligatın usule uygun olmadığı, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddeleri, Teblig
14. Hukuk Dairesi 2018/3007 E. , 2019/1361 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. 1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. 2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalı ...’a yapılan gerekçeli karar tebliği, aynı konutta oturan yakınına tebliğ edilmiş olmasına rağmen tebligat parçasından tebliği alan kişinin muhatapla yakınlık derecesi anlaşılamamıştır. Yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 18.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.