20. Ceza Dairesi 2018/103 E. , 2018/2632 K.
"İçtihat Metni"
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanık müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğinin, yasal süre içinde olmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun"un 8/1, 1412 sayılı CMUK"nın 318 ve CMK"nın 299. maddeleri uyarınca duruşmalı inceleme isteğinin reddine karar verilerek duruşmasız inceleme yapılmıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Sanığın tekerrür oluşturan mahkûmiyetlerinden daha ağır cezayı içeren İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 25.12.2007 tarih, 2007/354 esas, 2007/814 karar sayılı ilamı ile ruhsatsız silah taşımak suçundan 6136 Sayılı Kanunun 13/1. maddesi gereğince verilen ve 17.01.2012 tarihinde kesinleşen 2 yıl 6 ay hapis cezası yerine, aynı ilamda geçen silahla yaralama suçunun isim olarak hükme yazılması suretiyle hükmün karıştırılması,
2-) TCK"nın 53. maddesi uygulanırken, TCK’nın 53. maddesinin (3.) fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, sanığın kendi alt soyu dışındaki kişilerle ilgili, bu maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde öngörülen “velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunma yetkisi”nden yoksun bırakılmasının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi ve 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca giderilmesi mümkün bulunduğundan;
1-) Hükmün tekerrüre ilişkin kısmında yer alan “silahla yaralama” ibaresinin çıkarılarak yerine “ruhsatsız silah taşımak” ibaresinin eklenmesi,
2-) TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre dikkate alınarak sanığın tahliye talebinin reddine, 04.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.