Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6071
Karar No: 2019/1344
Karar Tarihi: 27.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/6071 Esas 2019/1344 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemiyle açılmıştır. Davacı, mirasbırakanın tapudaki payını kızına satmasıyla ilgili olarak miras payı oranında iptali ve adına tescil edilmesini, olmadığı takdirde tenkis edilmesini istemiştir. Davalı, mirasbırakanın taşınmazı mirasçıları arasında denkleştirme amacıyla devrettiğini savunmuştur. Mahkeme, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil istemini kabul etmiştir. Ancak, Yargıtay tarafından karar bozulmuştur. Mahkeme, davacıların iddialarını kanıtlayamadığı sonucuna vararak, davanın reddine karar vermesi gerektiğini belirtmiştir.
4781 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi, gizli bağış sözleşmelerinin daha korunaklı olması gerektiğini belirtirken, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi, bu durumda miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedenine dayalı geçersizliğinin tespit edilebileceğini açıklamaktadır.
1. Hukuk Dairesi         2016/6071 E.  ,  2019/1344 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ..."ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan..."in 30959 ada 1 parselde kayıtlı 11 nolu bağımız bölümdeki payını kızı olan davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiğini, devrin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla değil çocukları arasında denkleştirme yapma amacıyla taşınmazı devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ..."in 05.12.2010 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı kızı ...ile dava dışı olan eşi ..., çocukları ..., ..., ..., ..., ...ve..."yi bıraktığı, mirasbırakanın 30959 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 11 nolu bağımsız bölümünün 207/779 payını 24.12.2003 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiği, aynı akit ile dava dışı paydaşlar Duran, Haşim ve Nurettin"in de paylarını davalıya temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, mirasbırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanıklarının dava konusu temlike ilişkin bilgi sahibi olmadıkları, öte yandan tarafların kardeşleri olan davalı tanıkları ..., ... ve ..."ın ise mirasbırakanın tüm çocuklarına maddi yardımda bulunduğunu belirttikleri, taşınmazın diğer paydaşlarının da kendi paylarını aynı akitle davalıya temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
    Bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu temlikin mirasbırakan tarafından paylaştırma amacı ile yapıldığı ve muvazaalı olmadığı, davacıların iddialarını HMK" nın 190.maddesi ve TMK "nın 6. maddesi uyarınca kanıtlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi