23. Ceza Dairesi 2016/11484 E. , 2016/10036 K.
"İçtihat Metni"Resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/10/2015 tarihli ve 2015/20866 soruşturma, 2015/8417 esas, 2015/7109 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170 ve 174. maddeleri gereğince iadesine dair... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/10/2015 tarihli ve 2015/544 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin,... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/11/2015 tarihli ve 2015/885 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 15/05/2016 gün ve 1476-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/06/2016 gün ve 2016/227677 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
Dosya kapsamına göre,... 4. Asliye Ceza Mahkemesince “şüphelinin kimliğinin iddianamede gösterilmediği, suça konu nüfus cüzdanının sahte olup olmadığı hususunda kriminal laboratuarından rapor alınmadığı, dosya içerisinde yer alan uzmanlık raporunu düzenlemiş polislerin bu hususta uzman olmadıkları ve ayrıca raporun içeriği itibariyle yeterli bulunmadığı” hususları iddianamenin iadesi sebebi olarak gösterilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek diğer deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verileceği, bu itibarla söz konusu iddianame ve dosya içeriğinden şüphelinin kimliğinin belli olduğu gibi suça konu nüfus cüzdanı üzerinde kriminal incelemenin de yaptırıldığı, mahkemece gerek duyulduğunda yargılama sırasında rapor temin edilebileceği gözetilmeden, itirazın bu nedenle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26/02/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak 01/03/2016 tarihinde yürürlüğe giren 16/01/2016 tarih ve (1) sayılı kararının Yargıtay Ceza Dairelerinin görevlerini düzenleyen (II) numaralı bölümün ortak hükümler kısmında “Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.
İncelenen dosya içeriğine göre, iddianameye konu resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, 5237 sayılı TCK"nın 204/1 maddesine göre bir yıldan beş yıla, iftira suçunun cezası ise aynı Kanun"un 267/1. maddesi gereğince bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Kanun yararına bozma talebi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu"nun 12/02/2016 Tarihli ve 2016/1 sayılı Kararı gereğince, kanun yararına bozma yasa yolu ilgili incelemenin Yargıtay (21.) Ceza Dairesinin görevi dâhilinde olduğu kanaatine varılmış olup; Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 24/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.