9. Hukuk Dairesi 2019/459 E. , 2019/6295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığını, takibe dayanak senetten dolayı müvekkilinin borcu bulunmadığını, davalı ile ticari olarak bir alışverişi bulunmadığını, davalı ve kardeşine ait işyerinde çalıştığını ve davalı tarafından müvekkiline 3 adet boş senet imzalatıldığını, işveren gücü ve baskısı altında işçileri baskı altında tutmak amaçlı imzalatılan bu boş senetlerin takibe dayanak yapılamayacağını iddia ederek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının icra takibine itiraz etmediğini takibin kesinleştiğini, icra dairesinde taahhüt vermek istediğini ve isteği doğrultusunda usulüne uygun işveren baskısı yok iken taahhüt alındığını, söz konusu senedin işyerinden çıkartıldıktan sonra işleme konulduğunu, takibe davacının itiraz etmediğini taahhüdü ihlalden 3 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını bunun için müvekkiline iftira atıldığını senet alacağının bulunmadığının İş Kanunu"nunda belirtilen belgeler ile ispatlanabileceğini böyle bir belge sunulmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, davacı tarafın senedin işçi işveren ilişkisi çerçevesinde baskı ile alındığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispatlayamadığı, icra dosyasının incelenmesinden davacıya ödeme emrinin 15/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve tebliğ edildiği bugün icra dairesine gelerek lehine işleyecek itiraz sürelerinden de feragat ederek borca ve takibe itirazının bulunmadığını açıkça ifade ettiği, borcu ödemek için taahhüt de bulunduğu, davacının SGK kayıtlarının incelenmesinde taahhüt verdiği tarihte davalının yanında çalışmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla taahhüt verildiği tarihte işveren baskısından da söz edilemeyeceği, ödeme emrini tebliğ aldığı gün henüz bir haciz baskısı dahi söz konusu değilken itiraz sürelerinden de vazgeçerek taahhütte bulunup borcu kabul eden davacının iddialarına değer verilmediği, davacı tarafça iddialarını destekler herhangi bir yazılı delil de sunulmadığı, yapılan şikayet üzerine açılan soruşturmada da kovuşturma açılmasına yer olmadığına karar verildiği, tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 inci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa"nın 36"ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6"ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile özellikle duruşma tutanaklarının incelenmesinden; Mahkemece yapılan yargılamada 19.02.2016 tarihli celsede taraf vekillerinin hazır bulunduğu ve ön incelemenin duruşmalı yapılıp tahkikat aşamasına geçildiği, takip eden duruşma günü için tarihin 22.04.2016 olarak belirlendiği ve daha sonra davacı vekilinin bu tarihteki duruşma için mazeret dilekçesi sunup bu mazeretini de (aynı tarihte başka yerde duruşması olduğunu gösteren duruşma tutanağı ile) belgelendirdiği görülmüştür.
Mahkeme ise 22.04.2016 tarihli celsede, davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğunu tutanağa bağlanmasına karşın mazereti hususunda karar vermeden tahkikat aşamasını sonlandırıp davanın reddine karar vermiştir. Bu durumda Mahkemenin davacı vekilinin mazeret dilekçesi hakkında olumlu-olumsuz bir karar vermeden yokluğunda tahkikat aşamasını sonlandırarak davanın esası hakkında karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali olup, salt bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.