11. Hukuk Dairesi 2018/5788 E. , 2019/6746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/12/2017 tarih ve 2014/991 E- 2017/1249 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi"nce verilen 20/09/2018 tarih ve 2018/207 E- 2018/1093 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette %22,5 hisseye sahip iken hissesinin %11,25’lik kısmını İstanbul 12. Noterliği"nce tanzim edilen 04.11.2010 tarih ve 17609 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile davalıya sattığını, ortakların aralarına dışarıdan dördüncü bir ortağı kabul etmeyecekleri ve hisselerinin tamamını satıp gidebileceğine dair beyanda bulunduklarını, devrin pay defterine işlenemediğini, bunun üzerine davacı ile davalı ...’in aralarında yaptıkları gizli anlaşma ile davacıya ait 33.750,00 TL hissenin de satışı yapılmış gibi gösterilerek 04.11.2010 tarihli devir sözleşmesinin pay defterine işlenmesini sağlamayı amaçladıklarını, 30.11.2010 tarihli ikinci devir sözleşmesinin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığını, nitekim 30.11.2010 tarihinde taraflarca şahitler huzurunda "Satış Sözleşmesi" başlıklı yazılı bir belge düzenlendiğini, bu belge ile şirket sermayesinin % 11,25"inin davacıya ait olduğunun kayıt altına alındığını, davalı şirket ortaklarınca alınan 08.04.2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararla şirket ortaklarının 10 yıl süre ile sadece ortaklar arasında hisse devri yapılabileceğini karar altına aldıklarından hisselerini geri alamadığını, olayda taraf muvazaası söz konusu olduğunu ileri sürerek, 30.11.2010 tarih ve 18807 yevmiye nolu limited şirket hisse devir sözleşmesinin geçersizliğine, iptaline, davalı ... adına kayıtlı %11,25 hisse kaydının iptali ile bu hisselerin davacı adına şirket ortaklar pay defterine işlenip tescil ve ilanına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, noter sözleşmelerinin geçerli olduğunu, muvazaa iddasını kabul etmediklerini, adi yazılı belgedeki tarihin sonradan atıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirkete bildirilen pay devrinin kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak şirket tarafından tescil ve ilan edildiğini, muvazaa iddiasına dayanak belgenin tarafı olmadıklarını, belgenin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, muvazaa iddiasına konu belgenin içeriğine göre 30.11.2010 veya daha sonraki bir tarihte düzenlendiği, belge içeriğinin davalı tarafça inkar edilmediği, bu nedenle imzası inkar edilmemiş adi yazılı belge olduğu ve kesin delil niteliğinde bulunduğu, davacı tarafça ikinci devrin muvazaalı olduğu iddiasının ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce, resmi senet niteliğinde hisse devir sözleşmesinin muvazaalı yapıldığı iddiası taraf muvazasına yönelik olduğu için kesin delille ispatının gerektiği, belgenin ne zaman düzenlendiği hususunda taraflar arasında mutabakat bulunmadığı, belge içeriğine göre belgenin hisselerin tamamı devredildikten sonra yani 30.11.2010 tarihinden sonra düzenlendiğinin kabulü gerektiği, adi yazılı belgeye göre davalı ...’ın şirketin %22,5 oranında hissedarı olduğu ve sonrasında bu hissenin %11,25"ini davacıya geri sattığı, belgede muvazaalı olduğu iddia edilen ikinci hisse devrinin gerçek olmadığına ya da muvazaa yapıldığına dair hiç bir ibare bulunmadığı, 6762 sayılı TTK 520. maddesi (yeni TTK 595 md ) gereğince hisse pay devrinin yazılı şekilde imzası noterlikçe onaylı sözleşme ile yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu, adi yazılı şekilde düzenlenmiş sözleşme ile davacının davalı şirkette pay iktisabının mümkün olmadığı, hisselerini devreden davacının devir işleminin muvazaalı olduğunu ispat edemediği bu nedenlerle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.