5. Ceza Dairesi 2014/11186 E. , 2018/2650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma suçlarından beraat
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık ..."in .... ilçesi .... Köyü muhtarı olduğu, sanık ..."un da bu köyde ikamet ettiği, diğer sanık ..."ın ise sanık ..."in akrabası olduğu ve sanık ..."in cezasının infazından kurtulmak için sahte nüfus cüzdanı çıkartmak için .... ile anlaştıkları bu amaç doğrultusunda sanık ..."in sadece kendi fotoğrafının olduğu Serik Adli Emanetinin 2008/121 sırasında kayıtlı nüfus cüzdanı talep belgesini sanık ..."a götürdüğü, sanık ..."ın sanık ..."in fotoğrafını evrak üzerinde görmesi ve sanık ..."in köyde ikamet etmesi nedeniyle evrakın diğer kısımlarını doldurmadan gerekli yerleri imzalayıp mühürlediği, daha sonra sanık ..."in bu belgeyi sanık ..."e verdiği, sanık ... ile sanık ..."in evrakın diğer kısımlarına .... ismini yazdıkları ve sanık ..."in fotoğrafını nüfus cüzdanı talep belgesinden kopararak sanık ..."in fotoğrafını zımba ile tutturdukları, sanık ..."in sahte olan nüfus cüzdanı talep belgesi ile Serik Nüfus Müdürlüğüne giderek nüfus cüzdanı talebinde bulunduğu, nüfus memurunun sanık ..."e .... isimli şahsın aile kayıt bilgilerinden sorular sorduğu, doğru cevaplar verememesi üzerine görevli personelin gerekli yasal işlemlerin yapılması için nüfus müdürünün odasına girdiği sırada sanık ..."in nüfus müdürlüğünü terk etmesi, şeklinde gerçekleşen olayda; sanık ..."in eyleminin Nüfus Hizmetleri Kanununun 67. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı nüfus cüzdanı talep belgesi verme suçunu oluşturacağı bu suçun Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiği ve 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesine göre 8 yıl asli zamanaşımı süresine tabi olduğu, Asliye Ceza Mahkemesince sanığın sorgusunun 21/07/2009 tarihinde yapıldığı, görevsizlik kararı üzerine Ağır Ceza mahkemesince yapılan savunma işlemi bu anlamda sorgu olmadığından ve bu nedenle de zamanaşımını kesmeyeceğinden, en son zamanaşımını kesen işlem olan Asliye Ceza Mahkemesince alınan savunma tarihi 21/07/2009 ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 09/04/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, somut olayda dava zaman aşımının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Dairemiz çoğunluğunca, görevsizlik kararını veren mahkemedeki ifade alma işleminin tarihi esas alınarak zaman aşımının gerçekleşmesi nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de;
Olayımızda dava zaman aşımı gerçekleşmemiştir. Şöyle ki;
Sanık hakkında Serik C.Başsavcılığının 05/03/2009 tarihli iddianamesiyle suç tarihleri 02/02/2008 ve 07/02/2008 olarak gösterilmek suretiyle Resmi Belgede Sahtecilik ve Görevi Kötüye Kullanmak suçlarından Serik Asliye Ceza Mahkemesine TCK’nın 204/1 ve 257/1, 53. madde hükümleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında anılan mahkemece sanığın sahtecilik eyleminin TCK’nın 204/2. maddesine temas ettiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olmakla Serik Asliye Ceza Mahkemesi görevsiz hale gelmiştir. Görevli mahkeme bu aşamadan sonra hükmü veren Manavgat Ağır Ceza Mahkemesidir.
Mahkemelerin görevleriyle ilgili mevzuat incelendiğinde:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 3. maddesinde;
“Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.” 4. maddesinde,
“Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re’sen karar verebilir. 6’ncı madde hükmü saklıdır. ” 7. maddesinde ise;
“Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür. ”
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4/1 maddesinde;
Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, aşağıdaki maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, kesin hükme bağlanmış olanlar hariç, görülmekte olan bütün soruşturma ve kovuşturmalarda uygulanır. ”
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise:
“Ancak ceza muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesinden önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılmış işlemler ve kararlar geçerliliklerini sürdürürler.”
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ekinde 1412 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin (305 ila 326 maddeler) 5320 sayılı Kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında Kanunun 8. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri göreve başlayıncaya kadar 322’nci maddenin dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere uygulanmasına devam edileceği belirtilmiştir.
Yukarıda zikredilen yasal düzenlemelerle birlikte somut olay değerlendirildiğinde;
Görevli Manavgat Ağır Ceza Mahkemesince atılı suçlardan verilen beraat kararında, zaman aşımını kesen sebeplerden iddianamenin 05/03/2009 tarihinde düzenlenmiş olması, kovuşturma işlemlerinin 5271 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki döneme ait ve CMK’nın 7’nci maddesinin 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi kapsamındaki uygulanması devam eden hükümlerden bulunmaması, anılan Yasanın 4’ncü maddesinin 2’nci fıkra hükmünün de yürürlükte iken görevsizlik kararı veren Serik Asliye Ceza Mahkemesince yapılan ifade alma işleminin belirtilen fıkra hükmü uyarınca hükümsüz olduğu bu nedenle zamanaşımını kesen bir işlem olmadığı, görevli ağır ceza mahkemesince sanığın sorgusunun yapıldığı 03/04/2012 tarihi nazara alındığında somut olayda dava zaman aşımının gerçekleşmediği anlaşıldığından işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken düşme kararı veren çoğunluk görüşüne karşıyım.