11. Hukuk Dairesi 2019/4166 E. , 2020/1403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11/09/2017 tarih ve 2010/33 E- 2017/623 K. sayılı kararın davacı ve davalı şirket, ... ve ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 13/06/2019 tarih ve 2018/150 E- 2019/758 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 86.075,00 DM para verdiğini, yatırdığı para karşılığı belge verildiğini ancak davacının geri istemesine rağmen davalı tarafça paranın iade edilmediğini, davalı tarafın BK"ya aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK"ya aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket yöneticilerinin cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak v.b. suçlardan değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını ileri sürerek davalı taraf ile davacı arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 7.500,00 TL"nin davalı tarafa verildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 18/01/2016 tarihinde ıslah dilekçesi ile talebini 25.449,19 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet ve esasa ilişkin savunmalarda bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı tarafın hak düşürücü süre ve zaman aşımı def"inin yerinde olmadığı, davalı şirketin SPK"ya kendisinin sunduğu CD"ler gereğince alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalı şirkete 19.118,00 Euro ödeme yaptığı, davacıya Baco Accest İnc başlıklı belge ile 8.801,00 Euro, tediye ve kasa makbuzu ile 1.435,00 Euro ve kâr payı adı altındaki ödeme belgesi ile 5.904,00 Euro olmak üzere toplam 16.140,00 Euro ödeme yapıldığı, davacının yaptığı 19.118,00 Euro ödemesinden kendisine yapılan 16.140,00 Euro düşüldüğünde 2.978,00 Euro alacağı kaldığı, davacının alacağının dava tarihi itibariyle 1 Euro"nun 2,09 TL"den hesabı ile 6.224,02 TL"ye tekabül ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, 6.224,02 TL"nin 29/01/2010 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili, davalılar Bera Holding A.Ş, ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ve davalılar Bera Holding A.Ş, ... ve ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
HMK"nın 6763 sayılı Kanun"un 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL"yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK"nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarıyla 58.800,00 TL"dir. Dava ortak olunmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle 25.449,19 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir. Mahkemece davacının şirket ortağı olmadığının tespitine ve 6.224,02 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Davacının ortak olmadığının tespitine yönelik karara itirazı olmadığı ve temyiz itirazlarının alacak miktarına yönelik olduğu dikkate alındığında yukarıda anılan madde hükmüne göre mahkemece davanın reddine karar verilen miktar olan 19.225,17 TL’nin temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK"nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yönde karar verilebileceğinden, davacı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerde davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.