15. Ceza Dairesi 2018/9071 E. , 2020/3148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Sanık ... hakkında; TCK."nın 157/1, 52/2-4, 51/1-4-5-8, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında; TCK."nın 157/1, 39/2-c, 52/2-4, 51/1-4-5-8, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklara atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK."nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaşma bürosuna tevdii edildiği ancak; uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanıklardan ... ile temyiz dışı sanık ...’un internette tanıştıkları katılana kendilerini İSDEMİR müdür ve müdür yardımcısı olarak tanıtıp ucuza demir bulacaklarını söyleyip diğer sanıklar ..., ... ve ...’in hesaplarına toplamda 200.000 TL yatırmasını sağlayıp demir vermedikleri şeklinde gerçekleşen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıklar ..., ... ve ...’in diğer sanıklarla fikir eylem birliği içinde suçu işledikleri gözetilmeden sanıklar hakkında yardım eden sıfatı bulunduğu kabul edilerek cezalarından TCK."nın 39/2-c maddesi uyarınca indirim yapılması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesine rağmen, TCK"nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesi suretiyle TCK"nın 53/4. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK 53 maddesinin uygulamasına ilişkin kısmın çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/03/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy;
İddianamede dört sanığın birlikte mağdura karşı dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında o tarih itibariyle görevli asliye ceza mahkemesinin mahkumiyete dair hükmünün Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Sayın çoğunluğun bu görüşüne katılmamaktayım.
Zira, basit dolandırıcılık suçu kapsamında yer alan bir eylemin üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş olması nedeniyle TCK’nın 158. maddesine 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle eklenen 3. fıkrası ile yeni bir nitelikli dolandırıcılık halinin ihdas edildiği kanaatindeyim. (Aynı doğrultuda TCK Özel Hükümler, 4.Baskı, sh.666, M.KOCA, İ. ÜZÜLMEZ)
Bu kanun değişikliği ile suçun basit haline göre sadece oransal bir arttırım öngörülmemiştir. Suçun nitelikli halinin düzenlendiği maddede basit haline ilişkin bir oransal arttırıma yer verilmesinin kanun tekniği ve sistematiği bakımından da uygun olmayacağı açıktır. Ayrıca düzenleme ile salt oransal bir arttırım yapılmadığı, eylemin değişik işleniş şekillleri (3 veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinin yanı sıra suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali de) belirtilip bu eylemler ayrı bir fıkra olarak dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri kapsamına alınmıştır.
Bu sebeple basit dolandırıcılık suçunun 3 kişi tarafından birlikte işlendiği iddiasıyla ilgili olarak açılan kamu davasında eylemin üç kişi tarafından birlikte işlenmiş olması nedeniyle atılı eylemin hükümden sonra yürürlüğe giren TCK’nın değişik 158/3 maddesinde yaptırıma bağlanan suça uyduğu, bu madde ile ilgili olarak yargılama yapma, delilleri takdir etme ve değerlendirme yetkisinin 5235 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemelerinin görevi içinde kaldığı, yerel mahkeme hükmünün görev yönünden bozulması gerektiğini düşünmekteyim.