Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanık hakkında yaralama suçunda hapis cezası tercih edildiği halde, cezanın TCK"nın 50/2. maddesi hükmüne aykırı olarak adli para cezasına çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak; 1-Hükmün gerekçesinde kasten yaralama suçundan verilecek cezada alt sınırdan uzaklaşılacağının belirtilmesine karşın, hüküm kurulması sırasında alt sınırdan uzaklaşılmayı gerektirecek bir durum bulunmadığı belirtilip ancak yine teşdit uygulanmak suretiyle hükmün karıştırılması, 2-CMK"nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin 6/c fıkrasında belirtilen zarar kavramı, ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi zarara ilişkin olup, manevi nitelikteki zararı kapsamaması ve sanığa yükletilen tehdit suçundan dolayı da, müştekinin uğradığı maddi nitelikte bir zararın bulunmaması karşısında; CMK"nın 231/6. maddesi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, "sanığın katılana ait zararı giderdiğine dair dosya içerisinde bir delil olmadığı" şeklinde kanuni ve yeterli olmayan gerekçeyle, anılan kanun maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, 3-Kabule göre de; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesinin 1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, TCK"nın 86/2. maddesi kapsamındaki yaralama suçu yönünden ise uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte 5271 sayılı CMK"nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."nün temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 1 ve 2 numaralı bozma nedeni hariç diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.