1. Hukuk Dairesi 2016/4396 E. , 2019/1322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ..."in bedelini ödemek suretiyle satın aldığı dava konusu 5 nolu bağımsız bölümü davalı kızı adına tescil ettirdiğini, mirasbırakanın asıl amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu, tescil tarihinde davalının alım gücünün bulunmadığını, mirasbırakanın daha önce sattığı ...’deki dairesinden eldeki ettiği para ve emekli ikramiyesi ile çekişmeli taşınmaz bedelinin ödendiğini ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, birikimleri ve arkadaşlarının kullandığı krediler ile dava konusu taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tenkis isteğinin kabulü ile her bir davacı için 82.708,32 TL olmak üzere toplam 165.416,64 TL’nin hüküm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1927 doğumlu mirasbırakan ...’in 06.12.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacılar çocukları ...ve ... ile davalı çocuğu ...’in kaldığı, 960 ada 122 parseldeki 5 nolu bağımsız bölümün 14.10.1982 tarihinde davalı ... tarafından satış suretiyle edinildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK"nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür"atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 565/4. maddesi gereğince mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmaların tenkise tabi olduğu kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince, tanıklar çekişme konusu taşınmazın 3. kişiden satın alınırken bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiğini bildirmişlerdir. Ne var ki, bu işlemin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastıyla yapıldığı araştırılmamıştır.
Öte yandan, mahkemece mirasbırakanın aktif/pasif mal varlığı araştırılması yapılmadan davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması, çekişme konusu işlemin saklı pay kurallarını ihlal etmek amacı ile yapılıp yapılmadığı hususundaki tüm delillerin toplanması, taraf tanıklarının beyanlarının alınması, mirasbırakanın aktif/pasif tüm mal varlığının araştırılması ve toplanan ve toplanacak deliller ile varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Tarafların değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.