5. Hukuk Dairesi 2016/11500 E. , 2017/15996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı idare ile davalı ... vd. vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare ile davalı ... vd. vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki ... Köyü 124 ada 3 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-) Tapu maliklerinden ... kızı ... ..., ... ..., ... kızı ... ..., ... kızı ... ve Kara kızı ... ..."a ait veraset ilamları getirtilip taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı denetlenmeden, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi,
2-) Tapu maliki olarak görünen ... oğlu ... ... ile ... oğlu ... ...’ın adres ve kimlik bilgileri davacı idarece tespit edilemediğinden adı geçenlere dava dilekçesi, mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Yapılan araştırma neticesinde; davacı idare tarafından ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/194 ve 2014/196 esas sayılı dosyaları ile ... oğlu ... ... ve ... oğlu ... ...’a kayyım tayini için dava açıldığı, bu iki şahsın
aslında aynı kişi olabileceği belirtilmek suretiyle (... oğlu...) davanın reddedildiği, ... ... ...’ın nüfus kayıtları incelendiğinde ise 20.09.1985 tarihinde vefat ettiği ve geride mirasçıları olarak eşi ... ile kızı ...’i bıraktığı tespit edilmiştir.
Bu durumda tapu kayıtlarında malik olarak görünen ... oğlu ... ... ve ... oğlu ... ...’ın tek kişi olarak, ... oğlu ... ... ... olup olmadığı kolluk marifetiyle araştırılarak gerektiğinde tapu kaydının düzeltilmesi için davacı tarafa süre verilmesi tapu kaydı düzeltilemediği takdirde ise, mahkemece öncelikle davalıların dava konusu taşınmaz kaydındaki açık kimlik bilgileri Tapu ve Nüfus Müdürlüklerinden istendikten sonra, adı geçen davalıların açık adresi Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde belirtilen tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden ve Tebligat Kanununun 21/2 maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki kayıtlardan belirlenip kendilerine; şayet ölü oldukları tespit edilirse, sunulacak veraset belgesi veya nüfus müdürlüğünden getirtilecek aile nüfus tablosu esas alınarak mirasçıları Kamulaştırma Kanununun 14/5 maddesi uyarınca davaya dahil edildikten ve aynı şekilde adresleri tespit edildikten sonra mirasçılarına Tebligat Kanunu hükümlerine göre dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilerek, nüfus kaydı ile mirasçılarının tespit edilememesi halinde ise 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereği adı geçen davalıya mahallin en büyük Mal Memurunun kayyım tayini ile yargılamaya devam olunması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
3-) Davalılardan ... ...’a kayyım atanmasına ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/196 esas ve 2014/507 sayılı kararı dosya arasına alınmadığı ve bu husus gerekçeli karar başlığından gösterilmediği gibi, kayyım davaya dahil edilerek kamulaştırma bedelinin 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri uyarınca değerlendirilmek üzere kayyıma ödenmesine ilişkin hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Davalılardan ..."ün vekil ile temsil edildiği gözetilmeksizin vekil yerine asile tebligat çıkartıldığından tebligat geçersiz olup, gerekçeli karar ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin davalının vekiline tebliğe çıkartılmasının düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare ve bir kısım davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.