13. Hukuk Dairesi 2016/804 E. , 2018/6977 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kmısmenkabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... 26 pafta 1295 parselde kayıtlı taşınmazın 1/4 hisse ile maliki olduğunu, taşınmazın 3/4 hissenin sahibi olan davalının taşınmazı satmak istemesi üzerine davalıya vekaletname verdiğini, davalının vekaletnameye istinaden 1/4 hissesini dava dışı ... a 6.100,00 TL sattığını, aynı gün taşınmazın aynı bedelle davalı tarafından satın alındığını ve davalının taşınmazda tam hisse sahibi olduğunu, davalının daha sonra taşınmazı 30.000,00 TL bedelle dava dışı ... e satığını, ancak davalının kendisine hiç bir bedel ödemediğini, satım bedellerinin tapuda düşük gösterildiğini ve davalının vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 45.000,00 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı annesinin bağışlama amacı ile hissesine ilişkin vekaletname verdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma üzerine davanın kısmen kabulü ile 32.250,00 TL alacığın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava vekalet sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, hukuki niteliği bakımından dava tarihi itibari ile yürürlükte olan Borçlar Kanunu"nun 392. maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. BK.nun 392. maddesi, vekilin vekaleti ifa için veya ifa dolayısıyla aldığı şeyleri derhal müvekkile verme borcu ile borç para borcu ise zamanında yerine getirilmemesi yüzünden faiz ödeme borcunu düzenlemiştir. Geniş anlamda hesap verme yükümlülüğünün diğer bir görüntüsü de vekilin vekaleti dolayısıyla üçüncü kişilerden müvekkil nam ve hesabına para tahsil ettiği hallerde söz konusu olur. Vekil, müvekkilden veya üçüncü kişilerden aldığı değerler ve kendi ücret, masraf ve tazminat alacakları hakkında hesap vermek zorunluluğundadır. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur.
Somut uyuşmazlık itibariyle, davalı vekilin davacıya ait taşınmaz hissesini vekil sıfatı ile sattığı, davalının hissenin kendisine bağışlandığını savunduğu, ancak savunmasını yasal deliller ile kanıtlayamadığı ve davacının taşınmaz hissesini bağışlamadığına ilişkin olarak yemin ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece az yukarıda açıklanan yasa maddesi gözetilerek davaya konu taşınmazın satış tarihindeki rayiç bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken gerekirken, yazılı şekilde dava tarihindeki değeri üzerinden davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.