14. Hukuk Dairesi 2018/3888 E. , 2019/1316 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.06.2017 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu 1310 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini ve taşınmaz üzerindeki yapıların müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın muhdesatlarla birlikte satılarak giderilmesine dair verilen 03.04.2014 tarihli karar, Dairemizin 22.12.2014 tarihli, 2014/10984 Esas, 2014/14655 Karar sayılı ilamı ile “davacı vekilinin dava dilekçesinde muhdesat iddiasında bulunduğu, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 01.11.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının taşınmazı zeminde kullanım durumunun % 61, davalının kullanım durumunun % 39 olduğu belirtilmiş ve bu oran muhdesat oranı kabul edilerek hüküm kurulduğu görülmüştür. Mahkemece Dairemizin yukarıda değinilen ilkeleri doğrultusunda muhdesat oranlaması yapılması gerekirken tarafların dava konusu taşınmazda kullandıkları fiili zemin durumuna göre oranlama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan inşaat niteliğindeki muhdesata ilişkin bedelin davacıya, arsa ile ağaç bedellerinin hisseleri oranında taraflara isabet ve aidiyetine karar verilmiş, verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine “Dairemizin 25.04.2017 tarihli, 2015/11440 Esas, 2017/3410 Karar sayılı ilamıyla “ ...Somut olayda; mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiş olup, bozma ilamına uyulmuş olmakla bozma gereklerinin tamamen yerine getirilmesi zorunludur. 22.12.2014 tarihli bozma ilamımızda, muhdesat ile ilgili olarak ne şekilde oranlama yapılacağı açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece yüzdelik oran kurulmaksızın hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, hüküm fıkrasında satış bedelinin dağıtılması bakımından birbiri ile çelişkili ve infaza elverişsiz biçimde karar verilmesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Dairemizin 22.12.2014 tarihli bozma ilamında belirtilen ilkeler doğrultusunda muhdesat oranlaması yapılarak, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak, davanın kabulü ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine, satış bedelinden davacı ...’e düşen miktarın (bina+ağaç+arsa) % 88,33 olduğunun tespitine, davalı ...’a düşen miktarın (ağaç+arsa) % 11,67 olduğunun belirlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; bozma ilamına uyulduğu halde gereği tam olarak yerine getirilmemiş, usulüne uygun şekilde muhdesat oranlaması yapılamamıştır. İnşai ve zirai bilirkişilerin müştereken düzenledikleri 29.01.2018 tarihli raporda; davacıya ait muhdesatın değerinin 141.475,00TL; davalıya ait muhdesatın değerinin 540TL; davaya konu 1310 ada 11 parsel sayılı taşınmazın toplam değerinin ise 199.800,64TL değerinde olduğu belirtilmiştir.Buna göre; davacıya ait muhdesatın taşınmazın toplam değerine oranı % 70,8; davalıya ait muhdesatın taşınmazın toplam değerine oranı % 0,27 olduğu, satış bedelinin % 70,8"inin davacıya, % 0,27’sinin davacıya ödenmesinden sonra bakiye satış bedelinin taraflara tapudaki payları oranında dağıtılmasına karar verilmesi gerektiği halde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.