Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/18120
Karar No: 2019/1302
Karar Tarihi: 26.02.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/18120 Esas 2019/1302 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/18120 E.  ,  2019/1302 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.02.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... ve davalı ... gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu taşınmazların kiralarını tahsil etmesi ve elektrik-su işlerini takip etmesi için eşinin yeğeni olan davalılardan ..."i vekil tayin ettiğini ancak davalı ..."ın sağlık problemlerinden ve algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanarak bu vekaletnameye dava konusu taşınmazların satışı için de yetki koydurduğunu ve maliki olduğu 2642 ada 2 parseldeki 4, 5 ve 10 nolu bağımsız bölümleri vekaleten davalılara satış suretiyle devrettiğini, bu satışlarla ilgili haberdar edilmediğini, satış bedelinin de ödenmediğini, ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, akrabası olan davacının verdiği vekalet görevini kötüye kullanmadığını, temliklerin davacının bilgisi ve talimatı doğrultusunda yapıldığını; davalı ... Otomotiv şirketi ve Özer Kirgilboğa"nın, satış bedeli olarak 230.000,00-TL ödediklerini, ödemeye ilişkin banka dekontu bulunduğunu; davalı ..., dava konusu 5 nolu bağımsız bölümü taşınmaz alım satımı işi yapan davalı ..."ten satın aldığını, satış bedelini tapu dairesinde davalı ..."e elden ödediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, hile ve ehliyetsizlik iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmü uyarınca vakıaları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapıp olayı çözüme kavuşturmak görevi hakime aittir.
    İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanıması hukuksal nedenlerine dayanıldığı zira vekaletnamenin hile ile alınıp kullanıldığı iddiasının vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasını da kapsadığı açıktır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının Kadıköy 15. Noterliğinin 29.11.2011 tarih ve 34334 yevmiye numaralı, dava konusu taşınmazlar ile sınırlı olmak üzere satış yetkisi de içeren genel bir vekaletname ile davalı ...’ı vekil tayin ettiği, ...’ın da vekaleten davacının maliki olduğu 2642 ada 2 parseldeki 4 nolu bölümü davalı ...’a 05.09.2012 tarihinde, 4 nolu bölümü davalı şirkete ve 10 nolu bölümü de davalı ...’e 18.04.2014 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, yargılama aşamasında taşınmazların dava dışı 3. kişilere devredildiği, davacının 21.04.2014 tarihinde davalı ...’ı vekillikten azlettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.
    “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.06.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne
    kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bir araştırma yapılmış değildir.
    Hâl böyle olunca, öncelikle hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varsa davacıya ait doktor raporları, reçeteler, hasta müşahade kağıtları vs. temin edilerek vekaletnamenin verildiği tarihte ve çekişme konusu taşınmazların temlik tarihlerinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa davacıya vasi tayin edilmesi sağlanarak ve husumete izin kararı temin edilerek davaya vasi huzurunda devam olunması, dava konusu taşınmazların yargılama sırasında dava dışı 3. kişilere devredildiği gözetilerek 6100 sayılı HMK"nun 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması, bu yöndeki usuli eksiklik giderildikten sonra davanın hukuki ehliyete haiz olmadığı saptanır ise davanın kabul edilmesi, ehliyetli olduğu saptanırsa vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de, davalılardan ...’ın vekilinin 09.02.2015 tarihinde vekillikten istifa ettiği ve diğer davalı ...’ın da kendisini bir vekille temsil ettirmediği gözetilerek sadece 4 ve 10 nolu bölümlerin temlik edildiği davalılar yönünden keşfen saptanan dava tarihinteki değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazların tamamı üzerinden fazla nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
    Davacının, değinilen nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi