13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10553 Karar No: 2018/6962 Karar Tarihi: 21.06.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/10553 Esas 2018/6962 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı şirkette kabin amiri olarak çalışmaktayken haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı talebinde bulundu. Mahkeme davacının iş kanununa tabi olmadığından tazminat talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ancak davanın fesih tarihi itibariyle yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nun hizmet sözleşmelerine ilişkin maddelerine dayanarak tazminat talebinde bulunulabileceği, İş Kanunu'nun tazminatları düzenleyen maddelerinin bu durumda uygulanamayacağı belirtildi. Mahkemece feshin haklılığı değerlendirilmeden yanlış bir karar verildiği ve davacının makul bir tazminat talebinin olabileceği vurgulandı. Bu nedenle karar bozuldu. Davacı, Türk Borçlar Kanunu'nun 431-438. maddelerine dayanarak makul bir tazminat talebinde bulunabilir.
13. Hukuk Dairesi 2016/10553 E. , 2018/6962 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirkette 03.12.2004 tarihinde kabin amiri olarak çalışmaya başladığını, davalı şirket tarafından personel sayısının azaltılması gerekçesi ile 26.11.2012 tarihinde haksız olarak feshettiğini ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 1.000,00 TL. kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren en yüksek faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacının iş kanununa tabi taleplerde bulunamayacağını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacının, 3.12.2004 tarihli sözleşme ile davalı şirkette kabin amiri olarak göreve başladığı, 26.11.2012 tarihli ihtar ile davalının sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirdiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin davacı tarafından tek taraflı olarak feshedilmesinin haklı olup olmadığı ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri nedeniyle davalının davacıya karşı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davacının iş kanununa tabi olmadığından tazminat isteyemeyeceği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Dava, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun 393. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet aktinden kaynaklanmakta olup, 4857 sayılı İş Kanunun 4.maddesinde yer alan açık hüküm nedeni ile taraflar arasındaki akdi ilişkiye İş Kanunu hükümleri uygulanamayacağından, davacı, İş Kanunu"nda düzenlenmiş olan tazminatları isteyemezse de, taraflar arasında Türk Borçlar Kanunu"nun 393 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir hizmet sözleşmesi söz konusu olduğundan, TBK"nunun 431-438. maddelerine dayanarak makul bir tazminat talebinde bulunabilir. Bu nedenle mahkemece, öncelikle davalının feshinin sözleşme hükümleri değerlendirilerek haklı olup olmadığı hususu araştırılıp incelenmeli ve Türk Borçlar Kanununun 431-438. maddelerinde düzenlenmiş olan tazminat hakkı yönünden bir değerlendirme yapılarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelididr. Mahkemece, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açılanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.