Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/83
Karar No: 2020/1438
Karar Tarihi: 14.02.2020

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/83 Esas 2020/1438 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2020/83 E.  ,  2020/1438 K.

    "İçtihat Metni"



    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.11.2019 tarih ve 2019/106486 sayılı yazısı ile; Görevi kötüye kullanma suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 257/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 18/01/2019 tarihli ve 2017/128 esas, 2019/16 sayılı kararına yönelik sanık müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2019/820 değişik iş sayılı kararı ile o yer Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/07/2019 tarihli ve 2019/972 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, suç tarihi itibarıyla Bolu İl Jandarma ve Garnizon Komutanı olarak görev yapan sanık hakkında, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 24/05/2017 tarihli ve 2017/3780 soruşturma, 2017/888 esas ve 2017/61 sayılı iddianamesi ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı Kanun"un 314/2. maddesi atfı ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5/1. maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, anılan iddianamede sanığın üzerine atılı bulunan eylemlerin ayrıntılı olarak anlatıldığı ve 17/07/2016 tarihi itibarıyla FETÖ/PDY üyesi olduğu yönünde kuvvetli şüpheler bulunduğu gerekçesi ile görevden uzaklaştırıldığı, 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile FETÖ/PDY terör örgütüne irtibat ve iltisakı bulunduğu gerekçesi ile 31.07.2016 tarihinde kamu görevinden çıkartıldığı, dosyada mevcut İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği tarafından hazırlanan 26/04/2017 tarihli ve A.A.O. 14/08-R.Y. 13/18 sayılı tevdii raporunda da ayrıntıları belirtildiği üzere, 15/07/2016 tarihinde 2. Komando Tugay Komutanı olan Tuğgeneral..."in, 23:00 sıralarında ve devamında sanığı defalarca arayarak kendisinin sıkıyönetim komutanı olarak atandığını ve Hakkari ilinden yola çıkarak Bolu iline geleceğini, Vali ve belediye başkanına işten el çektirileceğini, gerektiği takdirde bu görevliler için gözaltı işlemini uygulamasını istediğini belirttiği görüşmeleri de Vali ve Cumhuriyet Başsavcısı ile paylaşmadığı, Bolu ilinden Ankara iline takviye ekip göndermemek, darbeci askeri komutanlarla sorun yaşamamak için pasifize ve kararsız tutumlar sergilemek, kendisine ulaşan kanunsuz emirlerin yerine getirilmesinin engellenmesine yönelik olarak yazılı veya sözlü nitelikte herhangi bir talimatı personeline vermemek gibi
    ayrıntıları bahse konu rapor ve iddianamede belirtilen şekilde benzer nitelikte davranışlar sergilediği, yine Bolu valisi Aydın Baruş tarafından Bolu Ağır Ceza Mahkemesine sunulmak üzere bizzat düzenlenen 26.10.2017 tarihli yazı ile de belirtildiği üzere, sanığın darbe teşebbüsünü engellenmek maksadıyla kendisine verilen birtakım emirleri yerine getirmediği gibi makamına iletilen bilgileri de valilik makamı ile paylaşmadığı, dolayısıyla sanığın 15/07/2016 günü ve devamında görevde kaldığı süre içerisinde gerçekleştirdiği eylemlerinin görevi kötüye kullanma suçuna dair kastı fazlasıyla aştığı, aksine FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lehine olacak şekilde tasarruflarda bulunduğu, hatta bu kapsamda insiyatifler alması karşısında anılan terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği anlaşılmakla birlikte,
    5271 sayılı Kanun"un 225/1. maddesinde yer alan, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hakkında açılmış dava bulunmayan ve iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen görevi kötüye kullanma suçu yönünden mahkumiyet kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 31/10/2019 gün ve 94660652-105-14-13594-2019-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 16.12.2019 tarih 2019/8604 esas ve 2019/11869 karar sayılı görevsizlik kararına istinaden Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    15.07.2016 tarihinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe teşebbüsü sonrasında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016/6052 hazırlık sayısı ile başlatılan, İl Emniyet Müdürlüğünün silahlı terör örgütüne üye olmak ve anayasayı ihlale teşebbüs suçlarından hazırlanan fezlekesine konu soruşturma sürecinde; tutuklandığı ve adli kontrol tedbiri uygulanmak sureti ile tahliyesine karar verildiği, adli sicil kaydında sabıkasına rastlanılmadığı, olay tarihinde Albay Rütbesi ile Bolu İl Jandarma Komutanı ve Garnizon Komutanı olarak görev yaptığı anlaşılan sanık hakkında, İl Jandarma komutanlığı ve bağlı birliklerinde darbe girişimine yönelik suç teşkil edecek bir davranış içine girilmediği de belirtilerek özetle; olay gecesi 22.30"da Komutan Yardımcısı Nuri tarafından önemli bir evrak geldiğinin bildirilmesi üzerine jandarma komutanlığına gittiği, evrakı okuyup incelediğinde kabul edilemez bulduğu, Ankara Bölge Komutan vekilini telefon ile aradığı, kendisi gibi düşünen Ankara"daki komutanın da "Emre uyma(ma)" talimatını verdiği, bu arada kendisini telefon ile arayan Vali"ye bir problem olmadığını, kendilerinin talimatı ile hareket edileceğini söylediği, kısa bir süre sonra Tugay Komutanı..."in saat: 23.00 gibi telefon ile arayarak emrin uygulanması, Vali ve Belediye Başkanının işten el çektirilmesi gerektiğinden gözaltı yaptırılması, Bolu Emniyet Müdürünün emre alınması, hatta gözaltına alınması talimatını verdiği, bu konuda görüş belirtmediği, bilahare alaya Tugay komutanı vekili ..."ın ve Albay ... ...’nın geldiği, birlikte emrin uygulanamaz olduğu, hiçbir harekete geçilmemesi, birlikteki askerlerin münferit hareketlerden uzak tutulması kararına vardıkları, saat: 00.30 sularında telefon ile Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı... ile görüştüğü ve yasadışı mesaja uyulmaması talimatını aldığı, kendisinden sonraki sıralı komutanların mesajı dikkate almaması için birliğinde kaldığı ve olumsuz hareketlere engel olmaya çalıştığı, bu arada Tugay Komutanı..."in 3-4 kez daha aradığı ve emir ve talimatlarına ne gibi işlem yapıldığını sorduğu, hiçbir işlem ve eylem yapılmadan sanığın gece 03.30 sularında Vali"ye gittiği ve gelişmeleri aktararak "Emrinizdeyiz, yasadışı bir işleme girmedik, sizin talimatlarınız doğrultusunda hareket edeceğiz" dediği, Darbe olayı kapsamında 23.07.2016 günü gözaltına alındığı, sosyal medya hesabında herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, Bank Asya hesabının ve ByLock kaydının olmadığı, çocuklarının ve eşinin eğitim, dershane, okul vs. durumları ve FETÖ ile iltisakı olduğu düşünülen kişilerle bağlantılarını gösterir herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı, 17.07.2016 tarihinde görevinden uzaklaştırıldığı ve 31.07.2016 tarihinde de meslekten çıkartıldığı, yasa dışı darbe olayına karışmadığı, sadece askerlerin kışlaya çağrılarak içtimasının alındığı ve nöbet yerlerinin dışardan saldırı ihtimaline karşı güçlendirildiği, saat: 03.00 gibi askerlere yatış izni verildiği, alaydan dışarı zırhlı araç çıkmadığı, silahlı bir eylem olmadığı, kendisine bağlı hiçbir kişi ve kuruluşa darbenin icrası konusunda emir ve talimat vermediği, Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderilen mesajın gelmesi üzerine Ankara"daki Bölge Komutan Yardımcısını, Valiyi ve Ankara"daki Kurmay Başkanı aradığı, ... ve ... ile alayda makamda görüşerek, emrin uygulanamaz olduğu ve hiçbir hareketlilik olmayacağını beyan ettiği, bu olayların tanık beyanlarıyla da anlaşıldığı belirtilerek, Hükumeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından 10.01.2017 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, fakat aynı tarihli 2016/6052 soruşturma, 2017/13 sayılı karar ile de; 5442 sayılı Kanunun 9 ve 11. maddeleri yine 2803 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, olay gecesi Vali ile yaptığı telefon görüşmesinde olayların ciddiyetini aktarmadığı, darbe girişimi ve bununla ilgili mesaj ve talimatlar konusunda ayrıntılı net bir bilgi vermediği, bu nedenle güvenlik önlemlerinin zamanında alınmasına, Emniyet ve Jandarma güçleri arasında işbirliği yapılmasına engel olduğu, ayrıntılı bilgiyi 16.07.2016 tarihinde 04:30-05:00 sularında verdiğinin anlaşılması nedeni ile görevi kötüye kullanma ve kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunu işlediği kanaati ile tefrik kararı verilerek 2017/247 soruşturma numarasına evrakın kaydedildiği ve atılı suçlar kapsamında 4483 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca Valilik makamından soruşturma izni verilmesinin istenildiği, süreçte sanığın rütbesi, konumu ve durumu dikkate alınarak Mülkiye müfettişlerinde inceleme yapılmasının uygun görüldüğü anlaşılmıştır.
    Bolu Valiliği İl İdare Kurulunun 02.05.2017 tarih 15 sayılı kararı ile özetle; olay günü saat 22.30 sıralarında sözde sıkıyönetim mesajlarını aldığı sonrasında Komutanlığındaki makamına geçtiği, kendisini 22.49"da cep telefonundan arayan ve olaylar hakkında bilgi almaya çalışan İl Valisine gelen darbe mesajlarından bahsetmediği, konuları incelediğini belirttiği, İl Valisinin saat 23:09 "da yaptığı 2. telefon görüşmesinde de benzer durumunu devam ettirdiği ve bilgi vermeme eylemini ısrarla sürdürdüğü, Bolu ilinde bulunan en yüksek rütbeli komutan niteliğindeki 2. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral..."in saat 23.00 sıralarında ve devamında defalarca telefonla arayarak "...kendisinin sıkıyönetim komutanı olarak atandığını ve Hakkari "den yola çıkarak Bolu"ya geleceğini söylediğini, Vali ve Belediye Başkanının işten el çektirileceğini, gerektiği takdirde bu görevliler için gözaltı işleminin uygulanmasını istediğini 17.07.2016 günü saat 22.00"de tanık dinleme tutanağı kapsamında alınan ifadesinde belirttiği, bu önemli bilgiyi de Vali ile Cumhuriyet Başsavcısıyla yazılı veya sözlü olarak paylaşmadığı, tutanak tutmadığı, suç duyurusunda bulunmadığı, belirtilen saat itibari ile adli nitelikte bir suç oluştuğu halde adli makamları ve devamında mülki makamları acilen resmi olarak bilgilendirmeyerek suç işlediği, İl Jandarma Komutanlığı personelini saat 12.00 civarında Karargahta topladığı ancak kanunsuz emirlerin yerine getirilmesinin engellenmesine yönelik olarak yazılı ya da sözlü nitelikte herhangi bir talimat vermediği, aynı tavrı bağlı İlçe Jandarma Komutanlıklarına yönelikte gösterdiği, Valinin ısrarlı talebi neticesinde 16.07.2016 günü saat 04:00’e doğru valilik binasına geldiği, bu saate kadar Bolu 2. Komando Tugay Komutan Vekili Albay ...ve Albay ... ile İl Jandarma Komutanlığında toplantı yaptıkları ve rütbeli personelden hiç kimseyi odasına almadığı, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığının 13.03.2017 tarihli yazısı dahilinde öğrenilen ve ifadelerle de doğruluğu anlaşılan şekliyle darbenin engellenmesine yönelik olarak, J. Gn. K.lığı Hrk. Bşk.nın darbe girişiminin engellenmesi maksadıyla Ankara’ya takviye birlik gönderilmesi talebini de geri çevirdiği, bu durumun darbe girişiminin engellenmesine yönelik destek vermekten kaçındığı kanaatini oluşturduğu, temmuz ayında planlanmış olan iznini kullanmadığı, mazeret belirterek ertelenmesini talep etmediğinin tespit edildiği, normal şartlarda izinli olması gerekirken, mazeret belirtmeden görev başında kalmasının şüpheli olduğu, olayların nasıl neticeleneceği anlaşılana kadar pasif ve kararsız bir tutum sergilediği ancak gece saat 05.00 civarlarında İI Valisinin makamında, kulağına eğilerek kendisine gelen ve konusu suç teşkil eden sözlü ve yazılı darbe talimatlarını paylaşabildiği, bu nedenle 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 9. ve 11. maddesinde sayılan yetkileri hiçe sayarak 2803 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 11. maddesinde belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirmediğinden 5237 sayılı TCK’nın, 257/1, 257/2 ve 279. maddelerindeki suçlardan soruşturma izni verilmiştir. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 2017/387 esas 2017/552 karar sayılı 13.09.2017 tarihli kararı ile soruşturma izni verilmesine dair karara karşı yapılan itirazın reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 11.05.2017 tarihli yazısı ile de Hakimler ve Savcılar Kurulundan en üst dereceli kolluk amiri olarak, olay gecesi kendisine gelen mesaj emirlerini, tutuklu Tugay Komutanı ile yaptığı telefon görüşmelerinin içeriğini, ortaya çıkan olayların ciddiyetini, darbe girişimi ve bununla ilgili talimat ve mesajlar konusunda Cumhuriyet Başsavcılığına ve Bolu Valiliğine zamanında ayrıntılı, net bir şekilde bildirmediği, dolayısıyla adli, idari ve güvenlik önlemlerinin zamanında alınmasına ve işbirliği yapılmasına engel olduğu anlaşıldığından TCK"nın 279/1-2 maddesinin uygulanması ihtimaline binaen CMK"nın 161/5 maddesi uyarınca "Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi" suçundan 2802 sayılı Kanunun ilgili maddeleri uyarınca soruşturma/inceleme izni verilmesi istenilmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 20.06.2017 tarih 2017/34 sayılı kararı ile soruşturma izni verilmesine dair teklifte bulunulmuştur. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2018 tarih 2017/247 soruşturma 2018/1 fezlekesiyle de özetle; saat 22:30 sıralarında darbe ilgili olarak sözde sıkıyönetim mesajlarının, kriptolu haberleşme sistemi ile İl Jandarma Komutanlığına geldiği ancak sözlü yada yazılı olarak suç duyurusu şeklinde Başsavcılığa iletilmediği, 17.07.2016 tarihinde ifadesinde ve ifadesi ekinde sunmuş olduğu belgeler sonucunda durumdan bilgi edinildiği yine Bolu 2. Komando Tugay Komutanı... ile yaptığı görüşmelerinin içeriğini de sözlü ve yazılı olarak suç duyurusu şeklinde iletmediği, bu görüşmelerin içeriklerine de tanık olarak alınan ifadesi sonucunda vakıf olunduğundan 5237 sayılı TCK"nın 279/1-2 maddeleri uyarınca kovuşturma izni verilmesi istenilmiştir.
    Hakimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 08.05.2018 tarih 2018/306 sayılı kararı ile sanık hakkında Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/128 esas sayılı kamu davasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği iddiası ile açılan kamu davasının bulunduğu öğrenildiğinden, talep konusu hususların bu kapsamda değerlendirilmesi için dosyanın Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilmiştir. 06.07.2018 tarihinde Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca dosya Bolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
    İç İşleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğinin 26.04.2017 tarihli tevdi raporuyla da özetle; 13.04.2017 tarihli ön inceleme raporu kapsamında Görevi Kötüye Kullanma ve Kamu Görevlisinin Suçu bildirmeme suçlarından rapor düzenlendiğinden bu hususun kapsam dışı bırakıldığı, konunun Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316. maddeleri dahilinde Cumhuriyet Başsavcılığının adli imkanları kullanılarak bir bütün halinde değerlendirilebilmesi amacıyla tevdi raporunun düzenlendiği belirtilerek, darbe mesajlarından Valiye bilgi vermediği,...... "in aramasından da savcılıkta tanık ifadesinde bahsettiği ve bu bilgiyi de Vali ve Cumhuriyet Başsavcısıyla paylaşmadığı, tutanak tutmadığı, suç duyurusunda bulunmadığı, suç oluştuğu halde adli ve mülki makamları acilen resmi olarak bilgilendirmediği, personelini saat 12:00 civarında Karargahta topladığı ancak kanunsuz emirlerin yerine getirilmesinin engellenmesine yönelik olarak yazılı ya da sözlü nitelikte herhangi bir talimatı personele vermediği aynı tavrı kendisine bağlı İlçe Jandarma Komutanlıklarına yönelik olarak da gösterdiği, Valinin ısrarlı talepleri sonrasında 04:00’e doğru Valilik binasına ancak geldiği, Albay ...ve Albay ... ile İl Jandarma Komutanlığında toplantı yaptıkları, personeli içeri almadıkları, darbe girişiminin engellenmesi maksadıyla Ankara"ya takviye birlik gönderilmesi teklifini geri çevirdiği, normal şartlarda yıllık izinde olması gerekirken mazeret belirtmeden görev başında kaldığı, olayların nasıl neticeleneceği anlaşılana kadar pasif ve kararsız bir tutum sergilediği, gece saat 05:00 civarlarında Valiye bilgi verdiği değerlendirildiğinde söz konusu eylemlerinin TCK"nın 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316"ncı vb. maddelerinde düzenlenen suçlar kapsamında "görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş" olsa bile Cumhuriyet savcılarınca yetkili idari merciden izin alınmaksızın soruşturulabileceği ve 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilerek raporun Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği görülmüştür.
    09.05.2017 tarihinde Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Sulh Ceza Hakimliğinden elde edilen yeni bulgulara göre kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni deliller elde edildiğinden CMK"nın 172/2 maddesi gereğince FETÖ/PDY örgütü üyeliği suçundan soruşturmaya başlanacağından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararın kaldırılması istenilmiştir. 10.05.2017 tarih 2017/3752 değişik iş sayılı Bolu Sulh Ceza Hakimliği kararı ile de talebin kabulüne dair kesin olarak dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verilmiştir.
    Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/3980 soruşturma, 2017/888 esas 2017/61 numaralı 24.05.2017 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırıldığı belirtilerek, 15.07.2016 günü Albay rütbesi ile Bolu İl Jandarma Komutanı ve Garnizon Komutanı olduğu, yapılan aramalarda ve el konularak incelenen dijital materyallerde suç unsurunun tespit edilemediği, ByLock kaydının bulunmadığı, Asya Katılım Bankasında hesabının bulunmadığı, Masak raporunda olumsuz duruma rastlanmadığı, Zaman ve Sızıntı dergisi abonelik kayıtlarına rastlanmadığı, dernek, sendika ve vakıf üyeliğinin olduğuna dair tespitin bulunmadığı, diğer soruşturmalarda alınan şüpheli, tanık beyanları ve telefon aramalarında aleyhte isminin geçmediği, örgüte ait yurtlarda kaldığı konusunda bir tespitin bulunmadığı, otel vb gibi yerlerde yapılan toplantı ve konferanslara katıldığı yönünde bir tespitin bulunmadığı, sosyal medya hesabı üzerinde yapılan araştırmada herhangi bir suç unsurunun tespit edilemediği, birinci derece yakınlarından terör örgütü ile ilgili adli işlem yapılmadığı, örgüt adına himmet, kurban bağışı, bağış, burs yardımında bulunduğuna dair tespitin bulunmadığı, örgüt ile iltisaklı yurtdışı gezisinin bulunmadığı, örgüte müzahir herhangi bir şirket ve bunun gibi yerlerden SGK kaydının bulunmadığı ve sohbet adı altında toplantılara katıldığına dair bir bilginin bulunmadığının anlaşıldığı ancak; 17.07.2016 günü FETÖ/PDY üyesi olduğu yönünde kuvvetli emare olduğu gerekçesi ile görevden uzaklaştırıldığı ve 31.07.2016 tarihinde OHAL kararnamesi ile bu gerekçe ile kamu görevinden çıkarıldığı, 15.07.2016 tarihinde darbe girişimi sırasında saat: 22.30 sıralarında aldığı sıkıyönetim mesajlarına yönelik il Valisi ve Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi vermediği yine Tugay Komutanı... ile darbeye ilişkin yapılan telefon görüşmelerinin içeriğini de bildirmediği, ilerleyen saatlerde de bu eylemini ısrarla sürdürdüğü, suskun kaldığı, olayların nasıl neticeleneceği anlaşılana kadar pasif ve kararsız bir tutum sergilediği, darbenin başarısız olacağı anlaşılınca gece saat: 05.00 sularında Vali"ye ayrıntılı bilgi verdiği, darbe teşebbüsünün nasıl sonuçlanacağını beklemeye çalıştığı ve darbeci askeri komutanları ile problem yaşamaktan çekindiği, konu ile ilgili tutanak tutmadığı ve suç duyurusunda bulunmadığı, olayların ciddiyetini üst makamlara aktarmadığı, darbe girişimi ve bununla ilgili mesaj ve talimatlar konusunda ayrıntılı ve net bir bilgi vermediği, bunun da şehirdeki güvenlik önlemlerinin zamanında alınmasına ve Emniyet ile Jandarma güçleri arasında iş birliği yapılmasına engel olduğu, idari ve adli yönden önlem alınmasını geciktirdiği, bu yönü ile FETÖ/PDY örgütü ile amaç ve menfaat birlikteliği olarak değerlendirilebilecek şekilde davranışlar sergilediği, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığının 13.03.2017 tarih ve ..2200-720097 sayılı yazısına göre darbenin önlenmesine yönelik olarak Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanlığının darbe girişiminin engellenmesi amacıyla Ankara"ya takviye birlik gönderilmesi talebini geri çevirdiği ve verilen emri uygulamadığı, Temmuz ayında da izne ayrılmadığı, izninin ertelenmesini Ankara Jandarma Bölge Komutanlığından mazeret belirterek talep etmediği, darbe gecesi görevi başında kalarak şüphe uyandırdığı, olay gecesi tüm personelini saat: 24.00 gibi karargaha topladığı, gelen yasa dışı emir ve mesajları personeline iletmediği ve onlara darbe karşıtı tavır gösterilmesi konusunda emir ve talimat vermediği aynı tavrı bağlı İlçe jandarma Komutanlıklarına yönelikte gösterdiği, Emniyet Genel Müdürlüğünden alınan bilgide FETÖ/PDY"den kaydı olanlar ile irtibatta olduğu, 2015 yılında mahallinde yapılan çalışmalarda FETÖ/PDY"ye müzahir olduğu bilgi ve duyumunun belirtildiği, ... ve ... isimli şahıslar tarafından Bolu 155 Haber Merkezine iletilen ihbarlarda FETÖ/PDY Terör Örgütü mensubu olduğu, iltisaklı ve irtibatlı olduğu belirtildiğinden TCK"nın 314/2 maddesi ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5/1 maddesi, TCK"nın 53, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
    Ayrıca, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/5506 soruşturma nolu 05.07.2017 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile 2017/128 esas sayı ile Bolu Ağır Ceza Mahkemesinde sanık hakkında kamu davası açıldığından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mükerrer yürütülen soruşturmaya yönelik olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
    Mahkemenin 2017/128 esasına kayden yürütülen ve süreçteki savunmalarında sanık ve müdafiince atılı suçlamaların kabul edilmediği anlaşılan kovuşturmada, tanıklar...., ..., ... ve ..."ın dinlenildiği, sanığa As.CK"nın 144. maddesi yollamasıyla TCK"nın 257/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı bulunduğunun hatırlatıldığı, iddia makamınca TCK"nın 314/2, 53, 58/9, 63 ve 3713 sayılı TMK"nın 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına yönelik mütalaada bulunulduğu, sanığında bulunduğu duruşmada müdafiince öncelikle beraatine aksi takdirde lehe hükümlerin ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği, HSK"dan yürütülen soruşturma dosyasının akibetinin sorulduğu da görülmekle, yapılan yargılama sonunda; sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 3713 sayılı TMK"nın 5/1, TCK"nın 53, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası ikame edilmişse de; sanığın üzerine atılı eylemin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu anlaşıldığından; suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, sanığın güttüğü amaç ve saik göz önünde bulundurularak sanığın 1632 sayılı As. CK"nın 144. maddesi yollaması ile 5237 sayılı TCK"nın 257/1, 62, 53, 63 maddeleri uyarınca takdiren ve teşdiden 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK"nın 231 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına, takdiren denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına yer olmadığına dair oybirliği ile itiraz kanunyolu açık olmak üzere 18.01.2019 tarihinde karar verildiği görülmüştür.
    Gerekçeli kararda özetle; sanık savunmaları, tanık beyanları, emniyet araştırma tutanakları, dijital materyal inceleme sonuçları, İçişleri Bakanlığı Ön İnceleme ve Tevdi Raporları, İhbar tutanakları, Bolu Valiliği İl İdare Kurulu Kararı, Ankara 3. İdare Mahkemesi Kararı, HSK İlgili Dairesinin Soruşturma ve Kovuşturma İznine ilişkin Kararları kapsamında toplanan deliller neticesinde; sanığın FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olduğu yönünde kuvvetli emareler bulunduğu gerekçesi ile görevden uzaklaştırıldığı ve 669 sayılı KHK ile de kamu görevinden çıkarıldığı, terör örgütüne üye olduğu hususunda yeterli delil bulunmadığı düşüncesiyle 2016/6052 sor. sayılı dosya üzerinden 10.01.2017 tarihinde KYOK kararı verildiği ancak görevi kötüye kullanmak ve kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçları nedeniyle ayırma kararı verilerek adı geçen eylemler bakımından 2017/247 sayılı dosya ile soruşturmaya devam edildiği, 2017/247 sor. sayılı dosya üzerinden valilik makamından ön inceleme talebinde bulunulduğu, Bolu Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü"nün 18.01.2017 tarihli yazısıyla; sanığın olay tarihinde albay rütbesi ile Bolu İl Jandarma Komutanı ve Garnizon Komutanı olarak görev yapması ve iddia konusunun bakanlıkça görevlendirilecek mülkiye müfettişi marifetiyle ön inceleme yapılmasının uygun olacağı hususunda görüş belirtildiği, 13.04.2017 tarihli ön inceleme raporuyla ön inceleme izni verildiği, 26.04.2017 tarihli tevdii raporunda da benzer kanaat paylaşıldığı ve sanık hakkında lüzumu muhakeme kararı verilmesinin uygun olacağının belirtildiği, tevdii raporunun ulaşması sonrasında sanık hakkındaki takipsizlik kararının kaldırıldığı, kapatılan 2016/6052 sayılı soruşturma dosyasının 2017/3980 sayılı esasa kaydedildiği ve bu soruşturma dosyası üzerinden 24.05.2017 tarihinde sanık hakkında terör örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, tefrik edilerek Bolu CBS"nın ayrı bir esasına kaydedilen ve sanığın görevi ihmal ve suçu bildirmeme eylemlerinden soruşturulduğu dosya hakkında Bolu Valiliği 02.05.2017 tarihinde 15 sayılı karar ile soruşturma izni verilmesine karar verildiği, eylemleri nedeniyle TCK"nın 257/1, 25/2, 279. maddeleri uyarınca soruşturulması gerektiği kanaatinin belirtildiği, Bolu Valiliği İl İdare Kurulunun lüzumu muhakeme kararına müdafiinin itirazı sonrasında Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 13.09.2017 tarih ve 2017/387 Esas-2017/552 Karar sayılı ilamı ile itirazın reddine ve dosyanın 4483 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verildiği, sonrasında CMK"nın 161/5. maddesi uyarınca sanık hakkında, 2802 sayılı yasanın ilgili maddeleri uyarınca inceleme izni verilmesi için Hakimler Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine başvurulduğu, HSK 1. Dairesinin 20.06.2017 tarih ve 2017/34 sayılı kararı ile sanık hakkında 2802 sayılı Kanunun 82. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine karar verildiği ve 25.01.2018 tarihinde soruşturulmak üzere Bolu CBS"na gönderildiği, ildeki en yüksek rütbeli kolluk amiri olması hasebiyle soruşturma izni alınan sanık hakkında 15.02.2018 tarihinde kovuşturma izni verilmesi hususunda fezleke tanzim edilerek yeniden Hakimler Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu 2. Dairesi, 08.05.2018 tarih ve 2018/306 sayılı kararıyla; sanık hakkında Bolu ACM"nde görülmekte olan ve örgüt üyeliği suçlamasıyla yürütülen bir kovuşturma bulunduğu anlaşıldığından ilgili hakkında başkaca bir kovuşturma kararı verilmesinin lüzumlu olmadığı kanaatine ulaşılıp sanık hakkında tefrik edilen ve Bolu CBS"nın 2017/247 esas sayılı dosyasına kaydedilenevrak bakımından 2017/128 Esas sayılı dava dosyası üzerinden değerlendirme yapılmasının olanaklı olduğu belirtilmek suretiyle, bahsedilen eylemleri bakımından ayrıca bir kovuşturma kararına lüzum bulunmadığının kesin olarak ortaya konulduğu, 2017/3980 sayılı iddianame ile açılan dava hakkındaki kovuşturma yürütülürken, soruşturma aşamasında tefrik edilerek Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/247 sayılı soruşturmasına kaydedilen evrakın beklenilerek her iki dosyanın birlikte görülmesi hususunda gerekli müzekkerelerin yazıldığı, HSK 2. Dairesinin 08.05.2018 tarih ve 2018/306 sayılı kararındaki kabul doğrultusunda, evraklar dosyaya celp edilmek suretiyle yargılamaya devam olunduğu belirtilerek; sanığın hem sıkıyönetim direktifi hemde..."in kanunsuz emirleri hakkında İl Valisine bilgi vermemesi nedeniyle Emniyet ve Jandarma teşkilatının eşgüdüm içerisinde çalışmasının engellendiği ve İl Valisinin şahsı ve ailesinin güvenliği hususunda kaygıya düşmesi nedeniyle Valilik Makamına geç intikal etmesine neden olduğu ve bu sayede darbeye karşı koordinasyonda zafiyet yaşandığı, saat 23:00"den sonra sıkıyönetim direktifi ve..."in kanunsuz emirleri karşısında doğrudan pasif yada aktif bir tavır sergilemediği anlaşılmış ise de, bu yöndeki tutumun darbeye destek ya da terör örgütüne mensubiyetten kaynaklanmadığı, şahsi menfaati ve bireysel güvenliğinin sıkıntıya düşeceği kaygısıyla bu yönde bir harekat tarzı geliştirdiği kanaatine ulaşıldığının, FETÖ/PDY terör örgütüne üye olduğunu kanıtlayacak somut herhangi bir delile ulaşılamadığının, darbeye destek amacı taşıyan hiçbir faaliyet icra etmediği hatta kendisini arayarak darbe teşebbüsüne destek isteyen..."i de oyaladığı, darbeye teşebbüse destek olması yönündeki taleplerine karşılık vermediğinin de mahkemenin 2017/22 esas sayılı dava dosyası ile sabit olduğunun, İsmail Güneşer"in darbeye teşebbüs suçlaması ile yargılanıp mahkum olduğu dava dosyası sırasında sanığın bahsedilen tavrı nedeniyle..."in Tugay Komutanlığında görevli kurmay Albay..."ı aradığı ve onunlu iletişime geçtiği, İsmail Güneşer"in bu iletişim sırasında ..."a güvenmediği yönünde bir beyanda bulunduğunun da bilindiğinin, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi Başkanı..."in Ankara"daki darbe teşebbüsünün bastırılması hususunda takviye birlik talebini geri çevirdiği iddia edilmiş ise de bu durumun o gece yaşanan heyecan ve sanığın personel eksikliğinden kaynaklandığı ve İl Valisinin Jandarma personelinin çıkışlarına kısıtlama getirmesinin de bu kararda etkili olduğunun bu durumun sanık aleyhine kullanılamayacağının, planlı iznini kızının 03.09.2016 tarihinde gerçekleşecek düğünü ve Jandarma Bölge Komutanının sözlü muvafakatı ile ötelediğinin, istihbari bilgilerin gerçekliği bulunmadığından terör örgütü üyesi olduğunu gösterecek, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığından beraatine karar verildiğinin değerlendirildiği, Darbe teşebbüsünün yaşandığı gece görevinin gereklerine aykırı davrandığı ve kendisine iletilen içeriği suç teşkil eden evrak ve talepleri mülki amirle ve adli makamlarla paylaşmadığı hususunun sabit olduğu, her ne kadar sanık hakkında düzenlenen iddianamede yalnızca terör örgütü üyeliği suçlamasından sevk maddesine yer verilmiş ise de, HSK"dan kovuşturma izni talep edilen 2017/247 Sor. sayılı dosya hakkında HSK 2. Dairesinin 08.05.2018 tarihinde verdiği 2018/306 sayılı kararda örgüt üyeliği suçundan açılan davanın aynı zamanda diğer eylemleri de kapsadığı ve sanığın örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu bildirilen eylemler hakkında açılan dava dosyası üzerinden işlem yapılmasının olanaklı olduğuna dair kesin kararı doğrultusunda, görevi kötüye kullanma ve suçu bildirmeme suçları bakımından da değerlendirme yapılmasının olanaklı olduğunun, sanığın kendisine ulaşan sıkıyönetim direktifini ve kanunsuz emirleri mülki amire ve adli makamlara bildirmemek şeklindeki eyleminin hem görevi ihmal suçunu hemde suçu bildirmeme suçunu oluşturduğu tevdii raporunda ve ön inceleme raporunda belirtilmiş ise de, sanığın tek bir eylemle ihlal ettiği iki ayrı yasa maddesi bakımından fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu kapsamda TCK"nın 257/1. maddesi uyarınca sanığın tecziyesi yoluna gidildiği belirtilmiştir.
    Sanık müdafiine çıkartılan vekaletnamede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etme yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
    22.01.2018 tarihinde sanık müdafiinin süre tutum dilekçesi verdiği ve itirazında, sanığın 22:30"da Serkan tarafından bildirilen darbe mesajlarını alarak 23:00 sıralarında birlikte alaya geçtiklerini, resmi hattından Jandarma Bölge Komutanını aradığını, 23:10 sıralarında vali ile görüştüğünde durumun karışık olduğunu ve bilgi vereceğini, bir saat sonraki görüşmesinde ise emrine göre hareket edeceğini bildirdiğini, 24:00 sularında valinin telefonunu kapattığını, 02:00 da valinin makamına döndüğünü, darbe girişiminin canlı olarak izlendiği bu saatlerde darbe girişimini bildirmemek suçunun işlendiğinin iddia edilemeyeceğini, kanunsuz emirlerin televizyonda okunduğu saatlerde suçun ayrıca bildirilmesinin beklenilemeyeceğini, öncelikli olarak gerekli önlemleri alma görevi olan sanığın adli makamlara bu durumu bildirmemesinin zaafiyet olamayacağını, Bolu ilinde hiç bir kanunsuz faaliyetin olmadığı ve sanığında valiye emrinde olduğunu beyan ettiği, görevi kötüye kullanma suçu yönünden bir zararında meydana gelmediği, suçun unsurlarının oluşmadığı, alt sınırdan ayrılmayı gerektirir bir durumunda söz konusu olmadığından verilen kararın kaldırılmasını istediği görülmüştür.
    20.01.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısı istinaf yoluna başvurulacağından gerekçeli kararın tebliğini istemiştir. Bölge Adliye Mahkemesine hitaben yazılan gerekçeli itirazında, silahlı terör örgütü üyesi olduğundan şüphe bulunmayan sanık hakkında delil değerlendirmesinde hataya düşülerek görevi kötüye kullanma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin Kanuna aykırı olduğundan bahisle istinaf talebinde bulunulduğu görülmüştür.
    Cumhuriyet savcısı itiraz aşamasında kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazın reddedilmesi görüşünde bulunmuştur.
    Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/820 değişik iş sayılı kararı ile sanık müdafiinin yaptığı itiraz kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararlarına yapılan itirazların CMK"nın 231/6 maddesinde yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı bakımından incelenebileceği, bununla birlikte Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih ve 2012/10-534-E, 2013/15-K sayılı kararı nazara alındığında yapılan itirazların, itiraz merciince suçun vasıflandırılması gibi maddi olgu açısından da incelenebileceği değerlendirilerek, sanık hakkında atılı suçtan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin
    yapılan incelemede; sanık yönünden CMK"nın 231/6. maddesinde belirtilen suça ve sanığa yönelik objektif uygulama koşullarının gerçekleştiği, bununla birlikte gerek suçun vasıflandırılmasında gerekse kurulan hükümde maddi ve usuli hata bulunmadığı anlaşılmakla; sanık tarafından yapılan itirazın reddine kesin olarak oybirliği ile iddia makamının mütalaası doğrultusunda karar verilmiştir.
    Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/972 değişik iş sayılı kararı ile Cumhuriyet savcısının yapmış olduğu itiraza yönelik olarak ise; Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararlarına yapılan itirazların CMK"nın 231/6 maddesinde yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı bakımından incelenebileceği, bununla birlikte Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih ve 2012/10-534-E, 2013/15-K sayılı kararı nazara alındığında yapılan itirazların, itiraz merciince suçun vasıflandırılması gibi maddi olgu açısından da incelenebileceği değerlendirilerek, sanık hakkında atılı suçtan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin yapılan incelemede; sanık yönünden CMK"nın 231/6. maddesinde belirtilen suça ve sanığa yönelik objektif uygulama koşullarının gerçekleştiği, bununla birlikte gerek suçun vasıflandırılmasında gerekse kurulan hükümde maddi ve usuli hata bulunmadığı anlaşılmakla; sanık tarafından yapılan itirazın reddine dair oybirliği ile kesin olarak 10.07.2019 tarihinde mütalaa doğrultusunda karar verildiği görülmüştür.
    02.08.2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2019 tarih ve 2017/128 esas, 2019/16 karar sayılı ilamının kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden talep edilmesi üzerine, 31.10.2019 tarihli istem yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2019/820 değişik iş sayılı kararı ile Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.07.2019 tarihli ve 2019/972 değişik iş sayılı kararının bozulmasının istenilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilen isteme konu dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 16.12.2019 tarih 2019/8604 esas ve 2019/11869 sayılı kararı ile Dairemize gönderildiği görülmüştür.


    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Usule uygun olarak açılan bir kamu davası bulunmadığı halde verildiği belirtilen, görevi kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar ile bu karara yönelik yapılan itirazların reddine dair verilen mercii kararlarında usul ve kanuna aykırılık bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmakta ise de öncelikli sorunun uyuşmazlığı inceleme görevinin iş bölümü esaslarına göre Dairemizin görevine girip girmediği noktasındadır.

    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Konu ile ilgili yasal düzenleme ve İş Bölümü hükümleri şöyledir:
    2797 sayılı Yargıtay Kanunu
    Dairelerin görevleri:
    Madde 14 –(Değişik: 9/2/2011-6110/8 md.)

    ...
    Ceza dairelerinde:
    a) (Değişik: 18/6/2014-6545/31 md.) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır.
    Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne İlişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı Kararı

    II) YARGITAY CEZA DAİRELERİ İŞ BÖLÜMÜ
    A) ORTAK HÜKÜMLER
    1) Bu iş bölümü, Resmi Gazete’de yayımlanmasını izleyen ay başından itibaren yürürlüğe girer.
    2) Bu iş bölümündeki düzenlemeler, yürürlüğe girdiği tarih dahil olmak üzere tebliğnamesi bu tarihten sonra tanzim olunan işler için geçerli olup, temyiz incelemesi bu iş bölümüne göre görevli bulunan ceza dairesi tarafından yapılır.
    3) İş bölümünün yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenen tebliğnameler, iş bölümündeki düzenlemeler esas alınarak görevli ceza dairesine gönderilir.
    ...
    6) Ceza Dairelerinin görevlerinin belirlenmesinde, mahkumiyet kararlarında mahkeme hükmündeki, mahkumiyet dışındaki kararların temyiz incelemesinde ise iddianame, varsa görevsizlik kararı ya da diğer dava açan belgedeki nitelenen suç esas alınır...

    B) CEZA DAİRELERİNİN GÖREVLERİ
    BEŞİNCİ CEZA DAİRESİ
    Madde 257... Görevi kötüye kullanma,...
    Yukarıda yer verilen Dairelerin görev ve iş bölümüne dair düzenlemelerin sarahatine, incelemeye konu kararlar ve dayanak hükümdeki vasıflandırmaya nazaran, dava konusu eylemin hukuken farklı vasıflandırılarak sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş olması karşısında görevli dairenin iddianame değil ve fakat yargılama sonunda verilen mahkumiyet hükmüne göre belirlenmesinde zorunluluk bulunmakla, Resmi Gazete"de yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne ilişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı Kararı uyarınca, işin incelenmesinin Yüksek 5. Ceza Dairesinin görevine girdiği değerlendirildiğinden, anılan Dairenin de görevsizlik kararı vermiş olması nedeniyle dosyanın görevli Dairenin belirlenmesi için Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu"na gönderilmesine karar verilmiştir.

    V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.11.2019 tarihli kanun yararına bozma istemi ile ilgili olarak, 31 Ocak 2019 tarihli ve 30672 sayılı Resmî Gazete"de yayınlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun İş Bölümüne İlişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararına göre işin incelenmesi Yüksek 5. Ceza Dairesinin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, ilgili Dairenin de görevsizlik kararı vermiş olması nedeniyle dosyanın görevli Dairenin belirlenmesi için Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 14.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi