5. Ceza Dairesi 2016/1429 E. , 2018/2461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tebliğnamede isimlerine yer verilen ... ve ... hakkında bir temyiz talebi bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede,
TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli şekilde faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması; bu bağlamda, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından sanığın icra müdürlükleri nezdinde alacaklı olduğu diğer takip dosyalarının araştırılıp varsa borçluların tanık olarak beyanlarına başvurulması ve faiz karşılığı borç para verip vermediği hususunda zabıta araştırması yapılması, sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Yasanın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin bir kez işlenmesiyle oluşan sırf hareket suçu niteliğinde bulunduğu, bu suçun kazanç karşılığında ödünç paranın borç alana verilmesiyle tamamlandığı, suçun tamamlanması için kazancın temin edilmiş olmasının şart olmadığı, hatta ödünç olarak alınan paranın vadesinde geri ödemesinin yapılmamış olmasının da suçun oluşması üzerinde bir etkisinin bulunmadığı, 5237 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemenin suçun unsurları bakımından sanık aleyhine olması karşısında 01 Haziran 2005 tarihi öncesi ve sonrasındaki eylemlerin ayrı ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu nazara alındığında, müşteki Zeki"nin sanıktan 2005 yılı Ocak ve 2006 yılı Ağustos ayında faizle borç para aldığı, 1 Haziran 2005 yılından önce yürürlükte olan 2279 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerine göre 7 yıl 6 aylık asli ve ilaveli zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi Ocak 2005 ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, dosyaya yansıyan delillerden sanığın 01 Haziran 2005 tarihi sonrasında sadece bir kez borç para verdiğinin anlaşıldığı, bu cihetle zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
Suçun, sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/721 Esas, 2009/235 Karar sayılı hükmünün kesinleşme tarihinden önce, denetim süresi başlamadan işlendiği nazara alınmadan, ilgili dosyanın yeniden ele alınmasının temini amacıyla mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasını ödememesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 03/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.