21. Hukuk Dairesi 2016/18712 E. , 2018/4975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle eşinin maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı lehine 39.763,39 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, Davalı ... A.Ş’nin (Eski ... A.Ş.) diğer davalı ...Ş.’ne (İDO A.Ş) ait güvenlik ve koruma hizmetlerini sözleşme ile üstlendiği, sigortalı ...’un bu şirkette ... İskelesinde güvenlik görevlisi olarak görev yaparken, olay günü dava harici bir sürücünün sevk ve idaresindeki aracın feribot iskelesinden yanlıl istikametten çıkış yapması nedeniyle uyarılmasına rağmen yola devam etmesi üzerine cezai işlem uygulamak üzere motosiklet ile takip ettiği aracın yol üzerinde durması üzerine bu aracın yanında otoyol üzerinde bulunduğu sırada dava harici ...’ın idaresindeki aracın kazalıya çarparak 25 metre sürükledikten sonra kaçması neticesinde gerçekleşen kaza neticesinde sigortalının vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece itibar olunan kusur heyet raporunda Davalı ... A.Ş’ye %10, Davalı ...A.Ş.’ne %20, Dava harici sürücü ...’a %60, Sigortalı müteveffaya ise %10 oranında kusur verildiği, hesap bilirkişnin 03.03.2016 tarihli raporunda Sigortalının %10 oranındaki müterafik kusuru gözetilerek %90 oranındaki kusuru üzerinden hesap yapılarak maddi tazminat alacağı 204.953,09 TL hesap edilmiş ise de; Mahkemece dava harici sürücünün %60 oranındaki kusuru dışlanarak sadece davalıların %30 oranındaki kusurları gözetilerek bu oran üzerinde tespit edilen 39.763,39 TL maddi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır.
Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 6098 sayılı TBK"nun 61. maddesi uyarınca (818 sayılı B.K.’nun 50 ve 51. Maddesi) ve aynı Yasanın 163. (818 sayılı B.K.’nun 142.) maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de talep edebilir. Ancak, aynı Yasanın 163. (BK 141) maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 165.maddesi (818 sayılı BK"nun 144. maddesi) hükmüne göre, Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. 166. maddesi(818 sayılı BK"nun 145. maddesi) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur.
Somut olayda, davacının sadece davalı işverenlere karşı açtığı davanın müteselsil sorumluluk hükümlerine dayalı olması nedeniyle, iş kazasının dayalı olduğu haksız fiili gerçekleştiren dava harici sürücü ...’ın kusurundan da sorumlu olduğu gözetilerek davacının müterafik kusuru tenzil edilmek suretiyle % 90 kusur üzerinden davalının sorumluluğunun tespiti ile bu oran üzerinden alınan hesap raporuna itibarla karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde sadece davalıların kusuru üzerinden davalıların sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Bilindiği üzere gerek mülga 818 sayılı B.K."nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş lehine takdir edilen 15.000 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.