Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18609
Karar No: 2018/4971
Karar Tarihi: 28.05.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/18609 Esas 2018/4971 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/18609 E.  ,  2018/4971 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılardan ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlerle, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalılar ..., ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, sigortalının 11.10.2004 tarihli iş kazasında vefatı nedeniyle hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı eş ... lehine 92.309,24 TL maddi, çocuk ... lehine 1.846,27 TL maddi, davacı ... lehine 28,94 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, davalı ... şirketi yönünden ise poliçe limitleriyle ve dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat istemlerinin ise kabulü ile davalı ... şirketi haricindeki davalılar yönünden her bir davacı için 5.000 TL’şer manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
    Dosya kapsamına göre davacının dava harici ... Tic. Ltd. Şti’de işçi olarak çalışırken 11.10.2004 günü vinçle taşınan malzemenin üzerine düşmesi neticesinde vefat ettiği, SGK tarafından olayın iş kazası olarak kabul edildiği, mahkemece davaya konu aynı olay ile ilgili SGK tarafından açılan Rücu Dava Dosyasındaki kusur oranlarına itibar edilerek, kazalının %15 oranında müterafik kusurlu olduğunun kabul edildiği, 13.01.2005 tarihli dava dilekçesinde kısmi dava şeklinde eş için 10.000 TL, çocukların her biri için 5.000 TL maddi, her bir davacı için ise 5.000 TL manevi tazminat talep edildiği, 29.09.2014 tarihinde açılan ve iş bu dava ile birleşen davada ise 6100 sayılı HMK’nun 107.maddesine dayanılarak belirsiz alacak davası niteliğinde her bir davacı için 100,00 TL’şer maddi tazminat talebinde bulunulduğu ve yine 15.06.2016 tarihli dilekçede ise birleşen davada eş için maddi tazminat isteminin 82.209,24 TL’ye arttırıldığı neticeten bu şekilde asıl ve birleşen davada eş lehine toplam 92.209,24 TL maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, dava açıldıktan sonra ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK’nın 107.maddesine göre birleşme talepli dava açarak talebin belirsiz alacak istemine dönüştürülmesinin mümkün olup olmayacağına ilişkindir.
    Davacı 29.09.2014 tarihli birleşen dava dilekçesinde 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesine dayandığını beyan etmiş ise de; anılan yasal düzenlemenin görülmekte olan davada uygulama olanağı yoktur. Zira usul hukuku alanında geçerli temel ilke; yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise kanundaki usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Yeni hükümlerin daima eskisinden daha iyi ve amaca en uygun olduğu fikri, kanun koyucunun, fertlere ait olan hakların yeni usul hükümleri ile daha önce yürürlükte olan kanundan daha iyi ve daha adil bir şekilde korunacağına ilişkin inanca dayanmaktadır.
    Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında, derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken diğer bir husus da yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığıdır.
    Dava; dava dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlayan ve bir kararla (hükümle) sonuçlanıncaya kadar devam eden, çeşitli usul işlemlerinden ve aşamalarından oluşmaktadır. Yargılama sırasındaki her usul işlemi, ayrı ayrı ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bir davayı bütün olarak değerlendirip, bu konuda yeni kanunun etkili olup olmayacağı söylenemez. Yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesiti tamamlanmış ise, artık yeni kanun o usul işlemi hakkında etkili olmayacak, dolayısıyla da uygulanmayacaktır.
    Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. Buna karşın, bir usul işlemine başlanmamış veya başlanmış olup da henüz tamamlanmamış ise, yeni usul hükmü (veya kanunu) hemen yürürlüğe girecektir. Çünkü usule ilişkin kanunlar, aksine bir kural benimsenmediği takdirde, genel olarak hemen etkili olur ve uygulanırlar (Y.İ.B.K.’nun 8.7.1942 gün ve E:13, K:19; Hukuk Genel Kurulu"nun 23.09.1964 gün ve E:7/1139, K:575; 09.3.1988 gün ve E:860, K:232; 23.11.1988 gün ve E:1988/1-825, K:1988/964; 22.02.2012 gün ve E:2011/2-723, K:2012/87 sayılı ilamları).
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun “Zaman Bakımından Uygulanma” başlığını taşıyan 448/1.maddesi, yapılan açıklama ve ilkelere uygun olarak; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” hükmünü içermektedir.
    Bu madde hükmüne göre, kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22.02.2011 gün ve 2011/19-735 Esas 2012/93 Karar ile 22.02.2012 gün ve 2011/2-733 Esas 2012/87 Karar sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın çözümünde, somut olay yönünden; dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile tamamlanan dava açılması işleminde, diğer bir ifade ile davanın açıldığı 13.01.2005 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
    Buna göre, 6100 sayılı HMK ile hukukumuza giren belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin, somut uyuşmazlıkta uygulanma imkânı bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 2013/10-436E-2013/1743K)
    Dairemizin 18.12.2017 gün 2017/2307- 10744 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere “Birleşen dosya ile kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüşmeyeceği ortadadır.”
    Öte yandan iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
    Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, 11.10.2004 tarihli iş kazası için, birleşen dava için ileri sürülen 15.06.2016 tarihinde talep artırım dilekçesinin ıslah dilekçesi olduğunun kabulü gerektiği, bu dilekçeye karşı davalı ..., Murat ve Bahri vekili tarafından 21.06.2016 tarihli dilekçeyle süresi içerisinde zamanaşımı def"inde bulunulduğu gözetildiğinde, 10 yıllık zamanaşımı süresinin ıslah tarihinde dolduğu gözetilerek, iş bu davalılar vekili tarafından sunulan zamanaşımı defi değerlendirilerek, zamanaşımına uğrayan kısım yönünden red karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile zamanaşımına uğrayan talebi de kapsayacak şekilde ıslaha değer vermek suretiyle davacı eş yönünden maddi tazminat isteminin tamamının kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalılar ..., ... ve ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ :Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi