4. Hukuk Dairesi 2017/5102 E. , 2018/6692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/08/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/12/2016 günlü karara karşı davacının istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 24/10/2017 Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiş, davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine talebin esastan reddine dair hüküm kurulmuş; bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... Üniversitesi Tıp Fakültesinde İç Hastalıkları Ana Bilim dalında öğretim görevlisi olarak görev yaptığını, kök hücre nakli çalışmaları kapsamında panel ve forum organizasyonlarına katıldığını, davalının ise aynı üniversitede öğretim görevlisi olduğunu, müvekkiline ait kaşenin gizlice kullanılması ve imzasının taklidi suretiyle sahte rapor tanzim ettiğini, müvekkilinin hastalarından müvekkil adına para istediğini, haksız eylemleri ile müvekkil hakkında şüphe oluşturarak, mesleki kariyeri ve yaptığı çalışmaları tartışmaya açtığını, süreç içerisinde davalının iftiraları ile kök hücre merkezli çalışmalarını sonlandırdığını, mesleki saygınlığını, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde tanınırlılığı ve bilimsel ününün zedelendiğini belirterek, bu nedenle uğradığı manevi zararının tazminini istemiştir.
Davalı; kök hücre ve tümör aşısı uygulaması ile ilgili iddialar gündeme gelince konu ile ilgili uzman olarak araştırma yaptığını, ortaya çıkan sonucun ürkütücü boyutlara vardığını, bu süreçte bir bilim adamı olarak kişileri hedef almadan bilim dünyasının ortak görüşlerini dile getirdiğini, davacının kaşesini hiç kullanmadığını, imzasını taklit ederek rapor tanzim etmediğini, üzerine atılı fiillerin konusunun suç teşkil ettiğini, soruşturmaların tamamlanmadığını, haksız iddia ve iftiralar ile ilgili olarak ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/216 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yargılamanın devam ettiğini, yasaların çizdiği sınırlar içerisinde bir bilimi adamı gibi davrandığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davanın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükme karşı, davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının davasını ispat edemediği ve mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; 16/11/2017 tarihli davacı vekilinin temyiz dilekçesinde, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/191 Esas 2016/741 Karar sayılı dosyasında hâkim sıfatıyla yargılama yapan ... ’nın aynı dosyanın istinaf incelemesine de başkan sıfatıyla katıldığını, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na açıkça aykırı olduğunu belirterek hâkimin reddini talep ettiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36. maddesinin; “Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir: a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması. b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması. c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması. ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması. d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.” hükmünü, 40. maddesinin 4. bendinin ise; “ Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.” hükmünü içermektedir. "
Somut olayda; temyize konu edilen ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin kararında heyete katılan hâkim ..."nın aynı zamanda İlk Derece Mahkemesinin yargılamasında da bulunduğu, karar aşamasına kadar yargılamaya katıldığı anlaşılmakla, HMK 36 ve 40. maddeleri gereğince hâkimin davaya bakıp bakmayacağı hususunda bir karar verilmek üzere diğer hususlar incelenmeksizin hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılarak karar verilmek üzere BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.