Esas No: 2018/1466
Karar No: 2018/4968
Karar Tarihi: 17.05.2018
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/1466 Esas 2018/4968 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 5. İş Mahkemesi
K A R A R
A)Davacı İstemi :
Davacı vekili, ülkemizde kadınların ve gençlerin iş gücüne katılımını ve istihdamını arttırmak, yeni istihdam yaratılmasını teşvik etmek ve çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak, mesleki ve teknik eğitimi özendirmek, kalite ve etkinliğini arttırmak amacıyla prim teşvikinin, 6111 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesi ile yeniden düzenlendiğini, iş bu prim teşvikinden geriye dönük olarak yararlanmak adına davacı şirketin 22.07.2016 tarih ve 9988230 sayılı dilekçesi ile davalı Kuruma başvuru yapıldığını, davacı şirketçe, teşvikten yararlanma amacıyla yapılan söz konusu başvuruya davalı Kurumca herhangi bir cevap verilmemiş olduğunu ve bu işlemin zımni ret olarak değerlendirildiğini, davalı Kuruma yapılan başvuru yazısında belirtilen aylarla ilgili olarak geriye dönük teşvikten yararlanma talebinin hukuka uygun olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, davacı şirketin 22.07.2016 tarih ve 9988230 sayılı başvuruda belirtilen aylara ilişkin, 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesi ile işverene sağlanan teşvikten yararlanma başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı SGK vekili, ödeme emrine dair itirazların davacı tarafça İstanbul ilinde yapılması gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, davaya konu ihtilaf açısından zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın 2012/10 - 2014/12, 2015/01-06, 2016/05 aylarına ilişkin davalı Kuruma 447 sayılı Kanunun 10. maddesi ile düzenlenmiş olan teşvik kapsamı dışında bildirilmiş olan sigortalılardan dolayı anılan teşvikten geriye dönük faydalanma talebinde bulunduğunu, davacı tarafça davalı kuruma verilen 22/07/2016 tarihli ve ... sayılı dilekçeye, davalı Kurumca 16991695/01-1024134 027/ sayılı cevap verildiğini, 18.03.2015 tarihinde yayımlanan 2015/10 sayılı genelgenin başvuru tarihinden önce olması nedeni ile başvurunun kabulünün mümkün olmadığını, davalı Kurum tarafından yapılan işlemlerin yasaya, genelgeye ve usule uygun olması nedeni ile davanın reddinin gerektiğini beyan ederek, öncelikle yetkiye ve göreve ilişkin itirazların kabulüne, davanın yetkili ve görevli mahkemede görülmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Davanın tarafları arasındaki uyuşmazlığın, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu"na eklenen geçici 10. madde ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmenliği"nin 103/4-f maddesi hükümlerine dayanarak geçmiş dönemlere ilişkin olarak sigorta prim teşvikinden yararlanmak için yaptığı başvurunun, davalı Kurum tarafından reddedilmesi nedeniyle, davacı şirketin ilgili yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde sigorta prim teşviki uygulamasında geçmiş dönemler bakımından yararlanma hakkı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun "Prim Oranları ve Devlet Katkısı" başlıklı 81. maddesi ile 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu"na eklenen geçici 10. maddesidir. Söz konusu yasal düzenlemeler ile, işverenlerden alınacak sigorta prim oranları belirlenmiş, bu oranlar farklı tarihlerde yürürlüğe giren yasal değişiklikler ile yeniden düzenlenmiştir.
Sigorta primi teşviklerine ilişkin farklı kanunlarda yer alan düzenlemelerin uygulama usul ve esasları, davalı SGK tarafından çıkartılan 18.03.2015 tarihli 2015/10 sayılı Genelge ile düzenlenmiştir. Davalı Kurum söz konusu genelgede, mevcut sigorta primi teşvik uygulamalarında, bir sigortalının aynı anda birden fazla sigorta primi teşviki kapsamına girmesi durumunda, işverenlerin bahse konu sigortalıyı tercih edecekleri herhangi bir sigorta primi teşvikinden faydalanmak için kuruma bildirmelerinin mümkün olduğunu kabul etmekte, ancak değişiklik taleplerinin bu genelge esas alınmak suretiyle yapılması gerektiğini dikkate alarak, genelgenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçmiş dönemlere yönelik olarak yapılan başvuruları kabul etmemektedir.
Dava konusu olayda, davacı şirketin 2012/10-2014/12, 2015/01-06 ve 2016/05. dönemleri için 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu"na eklenen geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmaya yönelik 22/07/2016 tarihli ve 9988230 sayılı başvurusunun, 2015/10 sayılı Genelgeye istinaden davalı kurumun ... sayılı işlemi ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin aynı anda yürürlükte bulunan birden fazla sigorta primi teşviki kapsamında olup olmadığı uyuşmazlık konusu olmayıp, uyuşmazlığın, davalı Kurumun genelge ile sigorta primi teşvikinden yararlanma hakkına sınırlama getirip getiremeyeceği noktasında toplandığı ortadadır. İdare, yasa koyucu tarafından çıkartılan kanunların uygulama usul ve esaslarını belirlemek için düzenleyici işlemler yapabilirse de kanunlar tarafından belirlenen hakların sınırlanması sonucunu doğuracak şekilde düzenleyici işlemler yapamazlar. Bu nedenle, davalı kurumun 2015/10 sayılı Genelge ile davacı şirketin sigorta primi teşvikinden yararlanma hakkını sınırlandırmış olduğunun kabulü gerekmektedir. Davalı kurum tarafından, davacı şirketin 2015/10 sayılı Genelgenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra değişiklik talebinde bulunduğu gerekçesiyle, yasal olarak yararlanma hakkı olan sigorta primi teşvikinden yararlanmasını engelleyen işlemi yerinde olmadığından ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesi"nin 13/12/2016 tarihli, 2016/7534 Esas ve 2016/14941 Karar sayılı ilamında yerel mahkemece davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine yönelik verilen kararın işin esasına girilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, yine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 07/06/2016 tarihli, 2016/2042 Esas ve 2016/9370 Karar sayılı ilamında da yerel mahkemece verilen davanın kabulü yönündeki kararın onandığı dikkate alınarak, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE;
1-Davanın kabulü ile,
Davacının 22/07/2016 tarih ... sayılı başvurusunun hukuka uygun oduğunun tespitine,
2-5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 36. maddesi uyarınca davalı Kurum harçtan muaf olduğundan aleyhine harca hükmedilmemesine,
3-Davacı tarafından yatırılan toplam 58,40 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.980,00 TL. avukatlık ücretinin davalı Kurumdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 38,10 TL yargılama giderinin davalı Kurumdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 22,00 TL yargılama giderinin davalı Kurum üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK"nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflara iadesine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Öncelikle Dairemizce husumetin kime yöneltilmesi gerektiği konusu değerlendirilmiş ve primi tahsil edip primle ilgili işlemleri yapan kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu, dolayısıyla dava konusu talebin muhatabının da Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu kabul edilerek davanın Kurum"a karşı açılmasında ve görülmesinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir ( Bkz. Yarg. 10. HD., 2016/3572-15151 E ve K sayılı Karar
Somut uyuşmazlıkta ise davacının belirttiği dönemler için 5510 sayılı Kanun"u 81/ 1-ı maddesi gereğince prim teşvikinden yararlandığı, davacının aynı dönemler için aynı zamanda 6111 sayılı Kanunla değişik 4447 sayılı Kanun"un geçici 10. maddesindeki teşvikten yararlanma hakkına sahip olduğu iddiasında bulunduğu ve 5510 sayılı prim teşvikine ilişkin yapılan bildirimlerin iptal edilerek 4447 sayılı Kanun"a göre geçmiş dönem bildirimleri için prim teşvikinden yararlandırılmasını talep ettiği ve davalının da 2015/10 sayılı Genelge"ye dayanarak prim teşvikine ilişkin uygulanacak yasa hükmü seçildikten ve prim teşvikinden yararlandırıldıktan sonra artık bunun değiştirilemeyeceği gerekçesiyle yapılacak bir işlem olmadığını davacıya bildirdiği görülmüştür.
Davacı verdiği dilekçenin işleme alınması gerektiğinin tespitini talep etmektedir. Esasen Genelge"den önce geçmişe yönelik prim teşvik değişikliklerinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Kanun"un 81. maddesinin ı bendi genel bir teşvik olup 4447 sayılı Kanun"un geçici 10. maddesindeki teşvik ona nazaran özel bir teşviktir. Nitekim maddede "Bu maddeyle sağlanan destek unsuru, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uygulandıktan sonra kalan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait oranı üzerinden, bu maddede belirtilen esaslar dikkate alınarak uygulanır" denilmektedir.
Diğer taraftan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin 103/4. maddesinde de, "Daha önce Kuruma belge türü veya kanun numarası hatalı seçilerek verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerine ilişkin düzeltme amaçlı olarak yasal süresi dışında verilen aylık prim ve hizmet belgeleri, düzeltme ile fiili hizmet süresi zammı kazandırma hali hariç, belgede kayıtlı sigortalılar ve bu sigortalıların prim ödeme gün sayısı ile prime esas kazanç tutarının aynı olması kaydıyla, ayrıca incelemeye gerek kalmaksızın işleme alınır" hükmüyle hatalı olarak bildirilen APHB"nin düzeltilerek yeniden verilebilmesine sağlanmıştır.
Davacının kanunla tanınmış bir hakkı söz konusu olup, davacıya 5510 ya da 4447 sayılı Kanuna göre seçimlik bir hak verilmiş değildir. Bu nedenle davacının dilekçesinin 2015/10 sayılı genelge gerekçe gösterilerek reddi yerinde değildir. Kurumca davacının talebinin 4447 sayılı Kanun"un geçici 10.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve koşulları varsa davacının bu teşvikten yararlandırılması gerektiği açıktır. Nitekim Yarg. 21 HD., 2016/2042-9370 Esas ve Karar sayılı kararıyla genelge ile kanunda öngörülen başvuru imkanın ortadan kaldırılamayacağı gerekçesiyle davanın kabule dair kararı onamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı vekilinin istinaf başvurunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf Karar harcı bakımından Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3- HMK"nın 333. Maddesi uyarınca kullanılmayıp kalan gider avansının olması durumunda sarf edene iadesine karar verilmiştir.
E)Temyiz :
Davacı vekili, Yerel mahkeme hüküm kurarken idarenin red kararına konu işlemin tarih ve numarasını ve başvurumuza konu teşvikten faydalanmak istediğimiz dönemleri ayrıntılı olarak hükümde göstermemiştir. Kararın infazı sırasında sorun oluşabilecektir. Zira davalı idarenin müvekkil aleyhine, kararın da hüküm kısmında gösterilen 22/07/2017 tarihinde yapılan başvuruda birden fazla red işlemi gerçekleşmiştir. Bu nedenle tarafımızca yerel mahkemenin kararının kaldırılması için istinaf yoluna başvurulmuş ancak, istinaf mahkemesi sadece davalının itirazlarını değerlendirerek karar vermiştir. Tüm bu açıkladığımız nedenlerle; yeterli inceleme yapılmadan verilen isitnaf mahkemesi hükmü hatalı olmakla, yasaya ve hukuka aykırı iş bu kararın bozulması gerekmektedir. Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle; Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin 2017/1461 Esas ve 2017/1990 Karar sayılı dosyasında verilen hükmü temyiz etmekle, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili ise yetkisiz mahkemece hüküm kurulduğunu, Zamanaşımı bulunduğunu, başvuru genelge tarihinden önce olmadığından kabulü mümkün olmadığını, Resen tespit edilecek hususlar gözönünde bulundurularak kararın bozulmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dava, davacının 22.07.2016 tarih ve 9988230 sayılı başvuruda belirtilen aylara ilişkin, 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesi ile işverene sağlanan teşvikten yararlanma başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70.maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17.maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkanı tanınmıştır. Ek 17.maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yapılacak iş, 7103 sayılı Yasa uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre, davacı ve davalı Kurumun sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 17.05.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.